Olay enteresan... Bundan 100 yıl önce, tam olarak 1916'da, dahi
fizikçi Albert Einstein, bir öngörüde bulunmuştu. Kabaca şöyle
demişti: "Eğer iki büyük karadelik birbiriyle çarpışırsa, ortaya
muazzam bir dalgalanma çıkar. Bu dalgalanma evrenin dokusunu
bozacak, uzay-zamanın yapısını değiştirecektir."
Böyle kallavi bir iddiayı Einstein nasıl söyleyebilmişti? Uydurmuş
muydu? "Öyle bir laf edeyim ki fizikçi milletinin kafası allak
bullak olsun" mu demişti?
Elbette ki hayır! Işık-uzay-zaman-kütle bağlantısını açıklamak için
Einstein önce Genel Görelilik Teorisi'ni kurmuş... Sonra da bu
teoriden hareketle işte o öngörüde bulunmuştu.
Ancak bir sorun vardı: "Kütle çekim dalgalanması" adı verilen bu
hareketin varlığı (veya yokluğu) nasıl saptanacaktı?
Doğa bilimlerindeki Nobel Ödülleri iki çizgidedir: Ya teorik
düzeydeki buluşlara verilir ya da pratik alandaki... Mesela "DNA
onarımı" hakkındaki önemli katkılarıyla 2015 Kimya Nobel'ini alan
Aziz Sancar'ın büyük başarısı, teoride değil pratikteydi.
Bu yılki fizik ödülü de pratik alandaki bir çalışmaya verildi.
Amerikalı üç bilimci, Kip Thorne, Rainer Weiss ve Barry Barish, 3
milyon 850 bin liralık ödülü bölüştüler.
Peki, bu üç fizikçi ne yapmıştı? Onlar Einstein'ın 100 yıl önceki
öngörüsünün doğru olduğunu ispatladılar.
Nasıl mı? 'Bir milyar 300 milyon yıl' önce, evrenin uzak bir
köşesinde, çok büyük, çok güçlü iki karadelik çarpışmıştı. Bunların
oluşturduğu kütle