İstanbul Fatih'teki Kadınlar Pazarı'nı bilir misiniz? Hani
Saraçhane'deki Bizans kalıntısı görkemli Bozdoğan su kemerinin
altından geçilerek girilen çarşı...
Peynir, baharat, tatlı... Bilhassa Siirt ve Van yöresinde sevilen
bütün ürünleri bulabilirsiniz bu pazarda. Ayrıca çok güzel büryan
kebabı yapan lokantalar var. Bunların bazıları seyahat sitesi
tripadvisor. com sayesinde dünyaca tanınıyor.
Ancak, eskilerin tabiriyle, 'ismiyle müsemma' olmayan bir pazardır
burası. Yani adıyla uyumlu bir yer değildir, çünkü bir tane bile
kadın esnaf yoktur. Kadınlar sadece müşteri; alışveriş
yapıyorlar.
Belki eskiden burada esnaf kadınlar varmış; bilmiyorum.
Kadın kölelerin satıldığı mekan olduğunu söyleyenler belli ki
yanlış biliyor. Çünkü Osmanlı dönemi İstanbul'unda köle satış
mekanı, 17'inci yüzyıla kadar Haseki semtiydi. Daha sonra
Tavukpazarı civarındaki Esir Hanı'na (Esirciler Hanı)
taşınmıştı.
Neyse... Geçen gün Fas doğumlu büyük seyyah İbni Battuta'nın
(1304-1369) kaleme aldığı seyahatnamenin - kendi söyleyişiyle -
"Kustantiniye" (İstanbul) bölümünü okurken, şöyle bir pasajla
karşılaştım: "Çarşıları taşla döşelidir ve gayet geniştir. Her
zanaat erbabı kendi başınadır, başkalarıyla karışık değildirler.
Her çarşının ayrı kapıları vardır; geceleyin kapatırlar. Ve
enteresan bir nokta, çarşı esnafının ve zanaatkarların çoğu
kadındır."
Vay canına! Bizans alışveriş hayatında, kadın esnafın ağırlıklı bir
yer tuttuğunu doğrusu bilmiyordum. Meğer o vakitler bütün kent
(yani bugünkü tarihi yarımada) kadınlar pazarı durumundaymış.
Aradan geçen 600 küsur yıl içinde İstanbul olarak yukarıya mı
çıktık, aşağıya mı indik; sağa mı döndük, sola mı döndük; ileri mi
gittik, geri mi gittik? Beni yormayın, ona da siz karar verin.
Not: Benim bildiğim Fatih, İstanbul'u aldığında, yönetim hariç,
kentin gündelik yaşamını kökten değiştirecek müdahalelerde
bulunmamıştı.
***
Vefat fotoğrafları
Garipsediğim ama nasıl yapılması gerektiğine karar veremediğim
durum var: Gazetelerde yayımlanan vefat ilanlarındaki
fotoğraflar...
Genç yaşta yitirdiklerimizde bir sorun olmuyor. Tuhaflık yaşlılarda
başlıyor. Diyelim ki son beş yılını kanserle boğuşarak geçiren 90
yaşında bir hanım söz konusu. Sizce bu hanımın hangi yaştaki
görüntüsünü vefat ilanına koymalıyız? Son yıllarda çekilmiş bir
fotoğraf koyarsak, bir ayağı çukurda bir görüntü çıkıyor ortaya.
Gençlik fotoğrafı ise garip kaçıyor; "90 yaşındaki insanla ne
alakası var" deniyor.
Peki, ne yapmalı? Yoksa kişinin 30-40 yaşlarındaki halini gösteren
bir fotoğraf kullanarak, orta yolcu bir tutum mu almalı?
Not: Konuyla doğrudan bir alakası olmasa da şöyle bir komiklik var.
Bazen ilanda duyarlılık gösterisi yapacaklar diye vefat eden
kişinin soyadını yazmıyorlar. Son bir ay içinde üç tane böyle ilan
gördüm. Kardeşim, ilanı kendinizi tatmin için mi veriyorsunuz,
yoksa ölen kişiyi uzaktan yakından tanıyanlar haberdar olsun diye
mi?
***
Dolunay burada romantizm nerede?
Eskiden romantizmle birlikte anılan doğa olaylarından biri de
dolunayın yükselişiydi. Dolunayı seyrederek hülyalara dalmak başlı
başına bir olaydı. Ancak modern teknoloji onu da elimizden
aldı.
7 Ağustos günü dolunay vardı. Üstelik bu kez kısmi Ay tutulması da
olacak, yani Ay ile Güneş arasına Dünya girecekti.
Fenerbahçe burnundaki bir kafeye gittim. En çok merak ettiğim şey,
ayın tepsi gibi çıkışı veya tutulacak olması değildi. Acaba
insanların tepkisi nasıl olacaktı?
Ay, Pendik yönündeki tepelerin ardından belirdi. Kırmızıya çalar
bir renkle yükselmeye başladı. Fark eden olmadı. Sonra biraz daha
yükseldi. Artık iyice belirgin hale gelmişti.
Derken deniz kenarındaki masaların birinden fark edildi. Bir adam
tabletini çıkardı, dolunayın fotoğrafını çekti. Onu gören başkaları
da telefonlarına davrandı.
Güzel. Peki, sonra ne oldu? Hiç! Sadece bir dakikalığına olsun
dolunayı seyreden çıkmadı. Herkes önüne dönüp sohbete devam etti.
Hal ve tavırlarına bakılırsa, Ay'dan söz eden de yoktu. Çünkü olaya
önce göz değdirmek, ardından da fotoğrafını çekmek, seyretmenin
yerini almıştı.
Bir arkadaşları, "Dün akşam çok güzel dolunay vardı; seyrettin mi?"
diye soracak olursa, "Evet, tabii" deyip kanıt olarak da fotoları
göstereceklerdi. Görüntüyü Instagram'a koyanlar ise takipçileri
tarafından romantik sanılarak alkışlanmış dahi olabilirler.
***