İkinci Abdülhamid'in kedileri sevdiğini bir cümle olarak
biliyordum. Ayşe Osmanoğlu, "Babam, 'Ağa Efendi' adını taktığı
tekir kedisini pek severdi" der anılarında. Ancak olay bundan
ibaret değil.
Tarihsel Toplum dergisi nisan sayısında "Tarihin Dilsiz Tanıkları"
başlığını verdiği bir dosya hazırlamış. Konu: Çevremizdeki
hayvanlar.
James Royson adlı bir Amerikalı, elektrik şirketi adına imtiyaz
koparmak için Yıldız Sarayı'nda padişahın huzuruna çıkar.
İstediğini alamayan Royson'un kedilerle ilgili izlenimleri,
şöyle:
"Uzun bir kanepeye oturmuş, en ala cinsten dört kedi de kanepenin
etrafına uzanmış idiler."
"Bir aralık sözümü kesti. Kediye olan merakından bahsetmeye
başladı. Ankara ve Van gibi en iyi cinsinden kedi yetiştiren
yerlerden getirttiği kedilerle Amerikan ve İngiliz kedilerini
birleştirerek, fevkalade cinsler yetiştirdiğini ve sarayda beş-altı
bin lira kıymetinde kediler bulunduğunu anlattı."
"O aralık kucağına çıkıp koltuğu altında yaltaklanan uzun ve beyaz
tüylü bir kediyi okşamaya başlamıştı... Gülerek dedi ki: Kedilerin
tüylerinde elektrik vardır derler. Ben tecrübe etmedim. Eğer
hakikaten böyle ise aklıma bir şey geliyor. Amerikalılar