Dönem değiştikçe sözlüklerden gündeme zıplayan kelimeler de
değişiyor. Mesela İtalyancadan Türkçeye geçen konkordato
(concordato)... Papalığın 12'nci yüzyıldan beri bir devletle
yaptığı anlaşmaya konkordato deniyor.
Kelime ekonomi hukukuna da giriyor. İyi durumda olan bir şirket,
elde olamayan nedenlerle borçlarını ödeyemez duruma düştüğünde
konkordato ilan edebiliyor. Konkordato, iflas değil. Basitçe,
borçların yeniden yapılandırılması, diyelim.
Geçenlerde dövizle iş yapan bazı şirketler konkordato ilan etti.
Beni asıl şaşırtan, beş şubeli Kaşıbeyaz'ınki oldu. Lokanta dövizle
iş yapmıyor ki niye zor duruma düşsün? Belki sebep kiralardır.
Bir zamanlar yakınında oturduğum için lezzetli kebaplarını sıkça
yediğim Kaşıbeyaz'ın, sorunlarını en kısa zamanda atlatmasını
dilerken bir de önerim var:
Gelecekte bu günleri unutmamak için menüye 'konkordato kebabı'
eklesinler. Bol sarımsağıyla İtalya'yı, bol acısıyla zorlu günleri
hatırlatan 'spesiyal' bir kebap... Konkordato kelimesini sevimsiz
buluyorlarsa, 'unutmabeni kebabı' da olabilir adı.
KÖTÜ ŞİRKETİN DÖRT ÖZELLİĞİ
Bazı şirketler dış şartlar nedeniyle değil, düpedüz yanlış
yönetildikleri için tepetaklak oluyor. Bu tür şirketlerde, şu dört
kötü yönetim şeklinden en az biri mutlaka varmış:
KENDİNE âŞIK TÜRKLER
Araştırma şirketi Konda'nın genel müdürü Bekir Ağırdır, Kadın
Girişimciler Derneği'nde konuşma yapmış. İlginç bir saptaması
var:
"Yaptığımız araştırmalar, Türkiye toplumunun kendine âşık olduğunu
gösteriyor. 'En kötü özelliğiniz nedir?' diye soruyoruz; herkes
'mükemmeliyetçilik' gibi olumlu bir özellik ile kötülüyor
kendini..."
Bak şu sahtekarlara! Yahu Türklerin kaçta kaçı mükemmellik peşinde?
Belki bin kişide bir kişi...
Kalanı pata-küte-dan-dun iş yapan, umursamadığı için standardı asla
tutturamayan, meslek bilgisini geliştirmeye çalışmayanlardan
oluşuyor.
Adama, çift camlı pencereyi maun rengi yapmasını söyledim. Örnek de
gösterdim. Kızıl renkli bir zımbırtı getirdi. Önce "Söylemedin ki
abi" dedi. Ardından "Piyasada maun rengi yok" dedi. Son olarak da
"Maun moda değil ki şimdi herkes bunu yaptırıyor" dedi.
Görüyorsunuz işte: Herifin yalanı dahi mükemmel değil!
ROBOTSA BUNU SÖYLEMEZ
Yapay zeka çalışmalarının öncüsü müthiş matematikçi Alan Turing 70
yıl önce şu soruyu ortaya atmıştı: Hangi aşamada, yapay zekânın,
insan zekâsına benzemeye başladığını söyleyebiliriz?
Klavye aracılığıyla kimliğini bilmediğiniz birisiyle konuşuyorsunuz
diyelim. Robot mu, insan mı? Ayırt etmek çok zor.
Amerikalı bilimciler iki bin kadar kişiye, insan ile yapay zekalı
robotu birbirinden ayıracak kelimeyi sormuşlar. Mesela
mesajlaşırken öyle bir kelime kullanın ki karşı taraf sizin robot
değil insan olduğunuzu kesinkes anlasın. Kimi 'aşk' demiş: "Bir
robot aşkımdan ölüyorum demez." Kimi 'Tanrı' demiş: "Mesela,
Tanrı'nın sopası yok, dersem insan olduğum anlaşılır." En çok
rağbet gören kelime ise 'kaka' çıkmış.
Öne çıkan kelimeleri, daha sonra başka bir gruba sormuşlar. Aşk mı,
Tanrı mı, ne mi? Büyük çoğunluk "Kaka diyorsa kesin insandır"
yanıtını vermiş. İlginç. Siz ne dersiniz?