Şerif Mardin üzerinden “Bugünlere nasıl geldik, nasıl getirildik?” konusunda Sosyal Bilimlerin öyküsünü anlatmaya devam ediyorum.
***
Şerif Bey’le dostluğumuz 1960’lı
özgürlük yıllarında, Amerika’dan döndükten sonra da
sürdü:
İhsan Doğramacı, Hacettepe Tıp
ve Sağlık Bilimleri Fakültesi’ni üniversite yapmak istiyordu ve
bunun için Sosyal Bilimlere ihtiyacı
vardı.
Prof. Nusret
Fişek beni kendisiyle tanıştırdığında,
Sosyal Çalışma’nın hangialanında yetiştiğimi sordu. Toplum
Örgütlenmesi konusunda uzmanlaştığımı
söyleyince, “Bizim Tıbbi/Psikiyatrik Sosyal
Çalışma Uzmanına ihtiyacımız var” diyerek
derhal kapıyı gösterdi.
Aradan bir hafta geçmişti
ki, Nusret Bey, beni arayıp
göreve başlamam için davet etti...
Aradan geçen zaman içinde, benim için,
hem Şerif Mardin,
hem Arif Payaslıoğlu, hem
de Mübeccel
Kıray gibi farklı hatta birbirine zıt
görüşlere sahip hocaların çok iyi referanslar verdiğini söylemiş
ve Doğramacı’yı ikna
etmişti.
***
Tam bu sıralarda Şerif Mardin,
Türkiye’deki toplumsal ve siyasal yeniliklere öncülük eden İzmir’de
çok geniş kapsamlı bir araştırma için Amerika’dan önemli bir fon
bulmuş ve bu projeyi gerçekleştirmek için Türk Sosyal Bilimler
Derneği adı altında bir dernek
kurmuştu.
Mübeccel Kıray, Nermin Abadan, Arif
Payaslıoğlu, Cevat Geray, Ruşen Keleş, Çiğdem Kağıtçıbaşı, Deniz
Baykal, Ergun Özbudun, Oğuz Arı gibi
Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin
değerli hocaları hem derneğin üyeleri hem de İzmir Projesi’nin
araştırmacıları arasında yer almıştı.