Türkiye’deki “Adalet” kavramını
nasıl tanımlarsınız?
Bir gece ya da bir sabaha karşı, ansızın kapınızın çalınıp yaka
paça alınıp götürülmeniz, hapse atılmanız ve orada unutulmanız
anlamına mı geliyor?
Yoksa “Bir gece ya da bir sabaha karşı, ansızın kapınızın
çalınıp yaka paça alınıp götürülmeniz, hapse atılmanız ve
orada unutulmanız” gibi uygulamalara karşı, hakkınızı,
hukukunuzu koruyan, evrensel hukuk kurallarına göre uygar
koşullarda, özgür ve iddia makamıyla eşit olanaklara sahip olarak
yargılanmanızı sağlayan bir mekanizma, bir kavram anlamına mı?
***
Bilmem anımsıyor musunuz?
Büyük bir skandala imza
atılarak, “Terör örgütü” mensubu olmakla suçlanan ve
hapsedilen Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ,
Anayasa Mahkemesi’nin “Hak ihlali” kararıyla
hapisten çıkmıştı.
***
Belki unutmuşsunuzdur değerli
okurlarım:
Cumhuriyet Gazetesi’nin Genel Yayın
Yönetmeni Can Dündar ve Ankara
Temsilcisi Erdem Gül de
Anayasa Mahkemesi’nin “Hak ihlali” kararına dayanarak
tahliye edilmişlerdi.
***
Açıklanan resmi sayılara göre, 15
Temmuz Kalkışması’ndan sonra, bugün 42
bin dolayında insan terör örgütü ilişkisi
suçlamasıylahapishanelerde...
Bunlar arasında yargıçlar, savcılar, askerler, siviller,
gazeteciler, televizyoncular, yazarlar da var.
Örneğin Cumhuriyet
Gazetesi’nden Hakan Kara, Musa Kart, Önder
Çelik, Turhan Günay, Güray Öz, Kadri Gürsel,
Murat Sabuncu, Akın Atalay, Mustafa
Kemal Güngör, Bülent Utku, Ahmet
Şık ve onlar gibi daha pek çok insan hapiste
çürüyor...
***
Hapistekilerin bir bölümü hakkında
henüz iddianame bile yok!
Oysa 13’üncü Yüzyıl’daki Magna Carta’dan
beri, neyle suçlandığını bilmek, savunma hakkını kullanmak, en
temel insan haklarından biri olarak kabul ediliyor!
Bakın 1215 yılında ilan
edilen Magna Carta ne
diyor: