Türkiye yeniden büyük bir tehlikenin
eşiğinde:
AKP/Erdoğan iktidarı, insanlık
tarihinin teknolojik, siyasal ve toplumsal evrimini, Türkiye’de
geri çevirmeye, geri çeviremezse de en azından durdurmaya
çalışıyor:
Ülkeyi neredeyse ulaşmış olduğu
Kentsel/Endüstriyel Demokratik aşamadan geri döndürmek,
“Dinsel/ Feodal Diktatörlük” yapısını
yeniden egemen kılmak istiyor...
Türkiye Cumhuriyet’inin “Parlamenter
Demokratik Rejim”ini bir “Tek Adam Diktatörlüğü”ne
dönüştürmeyi amaçlıyor!
Bu çabalar hem insanlık tarihine, hem de
toplumsal değişmenin dinamiğine ters oldukları için başarısızlığa
mahkûm.
Ne yazık ki, belli toplumlarda ve belli zaman
dilimlerinde, demagoji, baskı ve korku ile, geçici bir süre için de
olsa, kimi zaman başarıya ulaşmış
sanılabiliyor...
Ama insanlığa, tarihe, bilime, karşı oldukları
için sonları daima hüsranla bitiyor:
Kimi zaman bütün dünyayı kana
bulayarak...
Kimi zaman tüm bir halkı bir süre zulme mahkûm
ederek...
Ama toplumu geri götürmek isteyen egemenler
için mutlaka ve daima hüsranla!
***
Buna karşılık tarihin ve bilimin
insanlığı getirdiği aşamada direnen, bu aşamanın sağladığı
Demokratik Rejimi, bu rejimin altında yatan Temel Hak
veÖzgürlükleri, bu özgürlüklerin güvencesi olan Bağımsız Yargıyı ve
Evrensel Hukuku, Adaleti, Türkiye’de de korumak isteyenler de
var.
Üstelik bunlar, insanlık tarihinin doğru
çizgisinde durdukları için hem haklılar, hem de
güçlüler...
Dolayısıyla mutlaka kazanacaklar.