İnsanlar, bir kötülüğü,
bir yanlışı nasıl
kanıksar?
O kötülük ya da yanlış, zorla günlük yaşamın
bir parçası yapılırsa...
İnsanlar normal yaşamlarını sürdürebilmek için,
o yanlış veya kötü uygulamalara uymak zorunda
kalırlarsa...
Bir başka deyişle “devlet”,
vatandaşlarını, kötü ve yanlış uygulamaların olduğu bir yapıda
yaşamaya mecbur ederse!
***
“Devlet”, kaba kuvvete dayalı olan
egemenlik gücü aileden ve geleneklerden gelen, ama bu gücü tanrıdan
aldığını iddia eden ceberrut toprak ağaları tarafından kurulduğu
için, yine bunlar tarafından idare edilir ve elbette
“adalet” de bu despotların merhametine bağlı
olurdu.
Bireyin topraktan bağımsızlaşması, bu devlet
biçimini değiştirdi ve insanlar devleti
“demokratikleştirerek” “adaleti” de, temel hak ve
özgürlükler bağlamına yerleştirdiler.
Türkiye Cumhuriyeti,
insanlığın yüzyıllar süren bu evrimini,
Atatürk Devrimleri ile 15 yıla
sığdırmaya çalıştı.
1923’ten bugüne kadar geçen 95 yıl boyunca
ülke, “Demokratik ve Laik Hukuk Devleti”
kavramını hep bir hedef olarak kabul etti ama “Devletin”
uygulamaları her zaman bu yönde olmadı.
Bugün artık “Tek Adam
Yönetimi” haline getirilmiş olan ucube bir rejim altında,
“adalet” de yeniden bir kişinin merhametine bağlanmış
görünüyor.
Bu ucube rejim altında günlük yaşamlarını
sürdürmek zorunda olan vatandaşlar da, mecburen, yapılan
adaletsizliklere boyun eğmek, bunları kanıksamak durumunda
kalıyor.
***
Milletvekilleri, belediye başkanları,
akademisyenler, yazarlar, öğrenciler, sosyal medya hesabı
sahipleri, hamile ve/veya yeni doğum yapmış kadınlar ile birlikte
yüzbinlerce vatandaşın “terör örgütü
ilişkisi/propagandası” veya “Cumhurbaşkanına
hakaret” suçlamalarıyla soruşturmaya uğradığı, bir
kısmının hapisle cezalandırıldığı veya işinden atıldığı bir rejim
altında yaşayan yurttaşlar...
Bütün bunların “normal
devlet” işleyişi olduğu konusunda eğitilmeye de
çalışılıyor.
Örneğin dünkü
Cumhuriyet’te fotoğraflı olarak
yayımlanan haber şöyle:
“FETÖ’nün 15 Temmuz darbe
girişiminden ders çıkartamayan Milli Eğitim
Bakanlığı (MEB) çocukları dini tarikat ve
cemaatlere teslim etmeye devam
ediyor.
Son olarak Ankara Yenimahalle’de
bulunan 114 öğrencinin eğitim gördüğü
Abdülkadir Geylani İmam Hatip Ortaokulu’na
tarikatların hâkim olduğu ileri sürüldü.
Cumhuriyet’in edindiği bilgilere
göre, bakanlığın unuttuğu okulda, çocuklar MEB
yönetmelikleri ile alakası olmayan şekilde
sarıklı cübbeli ‘hoca’lara emanet
edildi.
Sakallı ve takkeli Anadolu
İlim ve İrşad Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet
Dilmen tarafından çocuklara ‘Değerler Eğitimi’
adı altında ‘Adalet’ dersi
veriliyor.
Okul yönetimi Dilmen’in
gerçekleştirdiği eğitimlerin ‘Dini Değerler ve
İnsanlar arasında Saygı ve Adalet’ konulu söyleşi
olduğunu savundu.”
***