Seçim dönemine girileli beri
Erdoğan/AKP iktidarının “Afrin Zaferi” söylemi duyulmaz
oldu!
Elliden fazla evladımızı şehit verdiğimiz Afrin
Operasyonu, daha doğrusu “Suriye/Esad ile savaş” ne oldu
da birdenbire gündemden düştü?
Bir kendini bilmez danışmanın, 56 şehit
verildiği ama bunun karşılığında Türk müteahhitlerinin Suriye’nin
yeniden inşasında pastadan daha fazla pay alacağı biçimindeki
sözleri de çok tepki çekmişti ama bu herkesi kızdıran densiz
yorumun da üzeri çabucak örtüldü.
***
Şu anda Suriye’de olup
bitenler,terörist gruplarla sözde Özgür Suriye Ordusu ÖSO denilen
toplama askerlerin birbirleri ve Türkiye ile olan ilişkileri
karışık.
Türkiye’nin, karşıt cephelerde yer alan
A.B.D. ve Rusya-İran’la olan ilişkileri de tam bir kargaşa
içinde.
Üstelik, A.B.D.’nin İran’la nükleer
anlaşmayı bozması ve büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması, ortalığı
büsbütün gerdi.
Bölgede nükleer anlaşmanın bozulmasıyla ve
büyükelçiliğin taşınmasıyla dengesizleşen ilişkiler, Halk Bankası
Genel Müdür Yardımcısı’nın A.B.D.’de mahkûm edilmesiyle,
Türkiye-A.B.D. özelinde de iyice gerginleşti.
Ortadoğu’daki gerilimin bir Dünya Savaşı’nı
tetikleyebileceği korkusu bile dile getirilmeye
başlandı.
Ve ne yazık ki, “Dünyada Barış, Ülkede
Barış” ilkesiyle, Balkanlar, Kafkaslar,Ortadoğu Şeytan
Üçgeni’nde, iç ve dış savaşlardan uzak durarak varlığını sürdüren
Türkiye Cumhuriyeti, dış politikadaki büyük yanlışlar ve
beceriksizliklerle, bu kaosun tam göbeğine düştü ve bütün ülkeyi
tehdit eden bir sıcak savaş olasılığı gündeme geldi.
İşte AKP/Erdoğan iktidarının Afrin
Operasyonu’nu, seçimlerde kullanacağı bir “Afrin Zaferi”
söylemine dönüştürme projesi, olayların bu beklenmedik biçimde
Türkiye için topyekûn bir sıcak savaş olasılığı doğurmasından ve
Suriye/Esad savaşının bir çıkmaza saplanmasından dolayı rafa
kaldırıldı.
***
Aslında Afrin Operasyonu, dış
politikadaki tam bir aymazlık ve beceriksizlikler zinciri sonrası
ortaya çıkmıştı:
Esad ile “kankalık”
ilişkileri, A.B.D. baskısıyla bir anda düşmanlık ilişkilerine
dönüşmüş, Türkiye Esad’ı düşürmek için Suriye’deki isyancılara
destek vermeye başlamıştı.
Kimdi Esad’a isyan edenler:
Sünni dinci teröristler ve Kürtler.
Türkiye, önce bu her iki gruba da destek verdi;
sonra güçlenen bu grupların sınırlarını tehdit ettiğini gördü ve
güvenliğini zedeleyecek biçimde Güneyde konuşlanmalarını engellemek
için Afrin Operasyonu’nu başlattı.
Esad karşıtı olan ve Kürtlerle işbirliği yapan
A.B.D.’nin karşısına, Esad yanlısı Rusya ve İran da denkleme dahil
olunca, Türkiye’nin işleri iyice karıştı.
Trump’ın İran’la olan nükleer
anlaşmayı iptali ve İsrail’deki elçiliğini Kudüs’e taşıması,
Ortadoğu’yu iyice tehlikeli bir hale getirdi.
AKP/Erdoğan iktidarı, kendi
beceriksizlikleri ve yanlışları dolayısıyla içine girdiği bu
bataklıkta fena halde bocalamaya başladı ve seçimlerde kullanmayı
planladığı “Afrin Zaferi” söylemini bu çıkmaz karşısında gündemden
kaldırmak zorunda kaldı!
***