Akın
Atalay:
Tutuklanmak üzere
aranıyor...
O sırada
yurtdışında...
Suçsuz.
Yurda dönerse haksız ve hukuksuz bir biçimde
hapse atılacağını biliyor...
Savunma hakkını bile kullanamadan uzun süre
hapiste kalacağından haberi var...
Peki, biz bunları bildiğini
nereden biliyoruz?
9 ay hapiste bekledikten sonra, nihayet
mahkemeye çıkarıldığında yaptığı savunmasının ilk
cümlelerinden:
“Bu yargılamanın birbirini
tamamlayan iki amacı
var.
Birincisi, Cumhuriyet
gazetesini ele geçirmek ya da
susturmak.
İkincisi, siyasi iktidarın
istemediği haberleri, hoşuna
gitmeyecek yazıları
yayımlamayı düşünebilecek, aklının
ucundan geçirecek gazetelere ve
gazetecilere, maruz kalacakları
akıbeti göstermek.
‘Atatürk’ün adını verdiği, Türkiye Cumhuriyeti
ile yaşıt, onun değerlerini ve kazanımlarını savunagelmiş, bu
ülkenin en eski ve köklü gazetesine bunu yapabilen, bize neler
yapmaz ki?’ korkusunu yaymak, bu
mesajı en açık şekliyle
vermek.”
***
Böyle bir davanın sanığı
olarak, haksız ve hukuksuz bir
biçimde hapse atılacağını
bildiği halde, yurtdışından
geliyor!
HADİ
SORGULAYALIM:
1) Bir siyasal partinin, bir siyasal hareketin
lideri midir; kendisi ve taraftarları için iktidar beklentisi mi
vardır?
2) Ülkeyi mi
kurtaracaktır?
3) Maddi bir çıkarı mı
vardır?
4) Dönmesi için bir şantaja mı maruz
kalmıştır?
5) Yurtdışında kalması, yaşaması olanaksız
mıdır?
6) Döndüğünde adil bir yargılama için güvence
mi almıştır?
7) Ruh hastası mıdır; gerçeklerden kopuk mu
yaşamakta veya acı çekmekten zevk mi
almaktadır?
Bu ve benzeri bütün
soruların yanıtları koskocaman
bir HAYIR
olacaktır!
***