Emperyalizm ve Faşizm:
Ele ele, kol kola...
Biri içeriden, biri dışarıdan...
Hem teknolojik hem ideolojik baskılarla...
Hem ekonomik hem politik hem kültürel saptırma ve yönlendirmelerle...
Bir ülkeyi:
Baskıyla...
Korkutarak...
Susturarak...
Sınıfları, dinleri, mezhepleri, ırkları, farklı kültürleri ve cinsiyetleri birbirlerine düşmanlaştırarak...
“Milli İradenin” bağımsızlığını ve bütünselliğini yok ederek...
Bölerler ve yönetirler...
Böylece bir bölgenin, bir ülkenin, bütün kaynaklarını, sadece ve sadece kendi iktidarlarını sürdürmek için sürekli olarak sömürürler!
Sevgili okurlarım, bu modeli sakın benim uydurduğumu sanmayın:
Emperyalizmin ve Faşizmin kol kola bütün dünyayı, bütün dünyadaki bölgeleri ve ülkeleri bölerek yönettiği, tarihsel ve bilimsel bir gerçektir.
Başlıkta kullandığım Latince “Divide et impera” yani “Böl ve yönet” deyişi, Roma İmparatorluğu döneminden gelir.
İlk çağlardaki Roma İmparatorluğu’ndan yola çıkan “Divide et impera”, günümüzün Bilişim Çağı’nda bile “Böl ve Fethet (Çöz)” anlamında bilişimde kullanılır:
Bilişimde, algoritma analizinde çok kullanılan, bir sorunu, bir algoritmayı, küçük parçalara bölerek çözümlemeye ve çözmeye, yeni algoritmalar oluşturmaya dayalı yaklaşımlardan birisidir.
Elbette Roma İmparatorluğu’ndan günümüze kadar pek çok dönemde çok etkili olarak kullanılmıştır.
Örneğin Osmanlı İmparatorluğu zayıflamaya başlayınca, Balkan ülkelerini İmparatorluk’tan ayırmak için izlenen “Böl ve yönet” politikası, siyaset bilimi literatürüne “Balkanlaştırma” (Balcanisation) olarak girmiştir.
Örneğin, Batılı Emperyalistlerin “Eastern Question” olarak tanımladığı Osmanlı İmparatorluğu’nun bölüşülmesi Sevr Antlaşması ile uygulamaya koyulmuştur.
Örneğin, İngiltere ve Fransa’nın Ortadoğu’daki “Böl ve yönet” politikası Ortadoğu’yu din, mezhep ve kabile/ aile esasına göre farklı ülkelere bölmüş olmakla birlikte, bugün de bu politika ve bölmeler devam etmektedir.
Örneğin Asya’nın ve Afrika’nın sömürgeleştirilmesinde bütün Emperyalist Batı ülkeleri, buralarda “Böl ve yönet” yöntemini kullanmışlardır.
Örneğin, Sovyetler çöktükten sonra, Rusya 15, Yugoslavya 7 farklı ülkeye bölünmüştür. Dış politika ile ilgilenenlerin bildiği bir özdeyiş vardır: