14 Ekim 1979’da Bülent
Ecevit başbakanlığındaki CHP Hükümeti
iktidardayken Konya, Manisa, Edirne, Muğla ve Aydın’da boşalmış
olan milletvekillikleri için ara seçim yapılmış, bu sandalyelerin
beşini de Adalet Partisi kazanmış, bunun üzerine
Ecevit istifa etmiş ve Nejat
Ölçen’den, benden ve Ertuğrul Özkök’ten
bu yenilgi üzerine CHP için bir rapor hazırlamamızı istemişti.
İktidarın üç büyük kentteki yerel seçimi
veya bir ara seçimi yitirmesi bir
uyarıdır. Yönetim bu uyarıyı doğru
değerlendirir ve kendine çekidüzen
verirse hem ülkeyi hem de kendisini
kurtarmış olur.
***
Bugün nesnel yani objektif olmaya çalışarak
Erdoğan/ AKP iktidarının İstanbul’u yitirmiş
olmasının nedenleri ve nasılları üzerinde durmaya çalışacağım.
Önce nedenler:
1) Yanlışların birikimli toplamı ve oy kayması.
İstanbul Türkiye’nin en kalabalık, dışarıya en açık, en hızlı
değişen ve dolayısıyla ülkenin bütün sorunlarını en fazla yansıtan
kenttir. Bir zamanlar muhafazakâr Demokrat Parti’nin kalesi olmuş,
sonra Ecevit’e ve CHP’ye destek vermiş, biraz yalpaladıktan sonra
da, sağda ve solda hem kendi içlerindeki hem de kendi aralarındaki
bölünmelerden yararlanıp aradan seçmenlerin dörtte bir oyuyla
sıyrılan AKP’nin 25 yıllık yönetimine girmiştir. Şimdi bu 25 yılda
yapılan hataların toplamından bıkmış olan İstanbullular yeniden bir
başka siyasal eğilime yönelmektedir.
2) Yağmacı inşaat, plansız gelişme.
Bu 25 yıl zarfında kentte tam bir inşaat seferberliği
gerçekleştirilmiş, ama bu seferberlik plansız ve programsız bir
yağma biçiminde yapıldığı için hem kenti amorf ve düşük standartlı
hale getirmiş, örneğin, dere yataklarında bile yerleşimler
yaratmış, hem yeşil alanları yok etmiş hem de trafiği içinden
çıkılmaz bir hale sokmuştur.
3) Pahalılık ve yaşam zorluğu.
Üstelik kamu yatırımları, özel teşebbüse verilen gelir
güvenceleriyle yaptırıldığı için kentte ulaşım ve yaşam son derece
pahalılaşmıştır.
Elbette ülke çapındaki ekonomik politikaların yanlışlığı ile ortaya
çıkan kriz, en çok İstanbul halkını vurmuş, mutfaktaki yangın bütün
aileleri sarmıştır.
4) Gelir ve rantın istismarı ve gösterişçiliği.
İktidarın, kentin gelirini ve rantını kendi kadrolarını ve
yöneticilerin ailelerini beslemek için, üstelik de görünür bir
biçimde (markalar, haberler, fotoğraflar vs.) kullanması, büyük bir
gelir sıkıntısına düşmüş olan İstanbul halkının yönetimden iyice
soğumasına yol açmıştır.
5) Adaletin tahribi, kayırmacılık, bütün ülkeyle birlikte
İstanbulluların da tepkisini çekmiştir.
Şimdi nasıllara bakalım:
1) Büyükşehir adayı olan Binali Yıldırım aday
olurken Meclis Başkanlığı’ndan istifa etmemekle ve bunu da
“seçim siyasal faaliyet değildir” gibi mantıksız
bir gerekçeye dayandırmakla daha en baştan güven yitirdi; sonra
istifa etmesi bu duyguyu düzeltemedi.
2) Meclis Başkanlığı’ndan geç de olsa istifa etmesine karşın yine
“Devlet Protokolü” havasıyla faaliyetlerini sürdürmesi
tepki yarattı.
3) İsteksiz ve heyecansızdı. Seçmene yorgun ve bıkkın bir izlenim
verdi.
4) Erdoğan’ın bütün İstanbul adayları yerine tek başına propaganda
yapması, seçmenlerin adayları tanımasını ve desteklemesini
engellediği için yerel heyecanı ve seferberliği köstekledi.
5) AKP’nin ve MHP’nin bütün ağızlardan ve bütün ağırlıklarıyla
muhalefeti ihanet ve benzeri ağır sözlerle suçlaması, seçmende
tepki yarattı.
6) Medyanın hep bir ağızdan televizyonlarda ve gazetelerde yaptığı
bitmez tükenmez saldırılar seçmeni bıktırdı, kızdırdı; medya hem
ağırlığını yitirdi, hem de Buket Aydın, Turgay
Güler olayları gibi olaylarla, seçmende tepki
yaratarak muhalefete yönelmesine yol açtı.
7) CHP’nin yoğun ve etkin denetimi, sandıklarda herhangi bir oynama
ihtimalini ortadan kaldırdı.
8) İmamoğlu’nun barışçı ve kucaklayıcı eylem ve
söylemi, halkla yüz yüze yakın teması, kavgadan bıkmış usanmış olan
seçmene sempatik geldi ve umut yarattı. Kendisine yönelik
karalamalar ve medya saldırıları da bu nedenle ters
tepti.
***
Erdoğan/AKP iktidarının
üç büyük kenti, özellikle de İstanbul’u
kaybetmesi, her şeyden önce ülke
çapındaki politikalarının yanlışlığından
kaynaklanmaktadır:
Tek Kişi Yönetimi’nin Hukuk Devleti’ni ve adaleti çökertmesi,
Meclis’i işlevsiz bırakması, ekonomiyi krize sokması yenilginin
esas nedenleridir.
Nasıllar ise bu temel nedenler üzerine gelen pekiştirici
faktörlerdir.
***