Başta, Cumhurbaşkanı
Erdoğan, Başbakan
Davutoğlu, Meclis Başkanı Yılmaz
olmak üzere, AKP’liler çok tehlikeli bir
oyun oynuyor:
7 Haziran seçimlerinde Meclis’te çoğunluğu kaybetmiş olmalarına
karşın, sanki hiçbir şey olmamış gibi, Davutoğlu Hükümeti’nin, yani
kendi iktidarlarının kesintisiz olarak devamını sağlıyorlar.
***
Bu oyun son derece tehlikeli...
Çünkü geniş kitlelerin demokrasiye ve seçim mekanizmasına olan
inancını sarsıyor!
Bu inanç tümüyle yok olduğunda, Türkiye’nin bir Irak’tan, bir
Suriye’den, bir Libya’dan farkı kalmaz...
En azından, bazı Doğu Avrupa ülkelerinin içine yuvarlandığı kaosu
yaşar!
***
Ne yazık ki 13 yıllık iktidarın evrimine baktığımızda, bu evrim
sürecinin, daha yaygın özgürlüklere ve daha işlevsel bir
demokrasiye doğru değil, tam tersine daha otoriter bir rejime doğru
gittiğini görüyoruz...
Bu husus o kadar belirgin ki,
zamanında, Erdoğan’a ve AKP’ye büyük destek
vererek en kritik virajları aşmalarına yardımcı olan, yargıyı
denetim altına almalarına destek veren, iktidarlarını konsolide
etmelerinde büyük hizmetleri geçmiş bulunan yazarlar bile, artık en
sert ifadelerle iktidarı eleştirmeye başladılar.
***
Elbette demokrasinin
sınırlarının sündürülmesi ve adalet gibi,
şeffaflık gibi temel ilkelerin zedelenmesi
de yavaş yavaş, tedricen
gerçekleştirilen bir yöntemle
yapılmakta:
Demokrasiyi rafa kaldıran bir anayasa referandumuyla adalet
mekanizmasını siyasal iktidarın denetimine bağlamak...
Seçimlerde, devletin bütün olanaklarını ve medyayı AKP lehine
kullanmak...
Cumhurbaşkanlığı seçimine Başbakan olarak katılmak...
Son genel seçimlerde “tarafsız Cumhurbaşkanı” olarak
açıkça AKP’den yana ağırlık koymak ve oy istemek...
Gibi, adım adım gerçekleştirilen “ihlaller” sonunda,
kaybedilen seçime rağmen, iktidarı terk etmemek noktasına kadar
gelinebilmiştir!