“Çoban Sülü” imajıyla iktidara gelen Demirel de, aydınların
önemini çok zor anlamıştı!
Sağcı politikacıların klasik sorunu olan “Aydın düşmanlığı”
hastalığını Demirel’in nasıl atlattığının öyküsü uzun, maddeler
halinde özetlemek daha doğru olur diye düşündüm:
1) Türkiye’yi “Tek Adam” olarak yöneten İsmet İnönü, sırf ülkenin
gelişmesi için (şimdiki yöneticilerin bırakmamak için bin bir türlü
oyun çevirdikleri) iktidar koltuğunu, gönüllü olarak muhalefetteki
Demokrat Parti’ye terk etmişti...
2) Ne yazık ki Demokrat Parti, “Tek Adam” yönetiminden Çok Partili
Sistem’e geçen Türkiye’nin demokrasi yolunda ilerlemesine destek
vermedi...
3) Demokrasiyi hazmedemeyen DP, sanki Çok Partili Rejim’e
geçilmemiş gibi, “Tek Adam” yöntemlerini uygulayarak, (sayesinde
iktidara geldiği) demokrasiyi “çoğunluk diktatörlüğü” haline
getirdi, yozlaştırdı ve geriletti...
4) DP, “Demokrasiden saptığı”, “Anayasayı ihlal ettiği”
gerekçeleriyle bir askeri darbe ile iktidardan düşürüldü (Ve ne
yazık ki üç idam ile Türkiye’de siyaset kana bulandı.)...
5) 1961 Anayasası, bir daha herhangi bir iktidarın böyle bir
yozlaştırma yapamaması için, “temel hak ve özgürlükleri güvenceye
alan”, “çoğulcu” bir yapıda hazırlandı...
6) Kısa bir geçiş döneminden sonra yapılan serbest seçimlerde
Demokrat Parti’nin devamı olan Süleyman Demirel iktidara
geldi...
7) Demirel iktidara gelir gelmez, “Bu Anayasa ile ülke yönetilemez”
demeye başladı. 1971 askeri müdahalesine kadar bu propagandayı
sürdürdü...
8) Türkiye’nin 1961 Anayasası ile özgürlükçü bir yapıda, Soğuk
Savaş kalesi olan NATO üyeliğini bile tartışması, dinbaz ve
milliyetçi bir yapıdan uzaklaşma olasılıklarının ortaya çıkması,
ABD’nin ve sözde Atatürkçü (aslında sağcı ve baskıcı olan) ordunun
hoşuna gitmedi.
“Siyasal uyanış sosyal ve ekonomik gelişmeyi aştı” gerekçesiyle 12
Mart 1971 darbesi yapıldı; Anayasa kuşa çevrildi...
İktidardan düşürülen Demirel kendi propagandasının kurbanı
olmuştu...
9) Rejim normale döndükten sonra, muhalefette kalan Demirel, 1975
yılında, birbirinin izine kurşun sıkan Milliyetçi Sağ, Dinci Sağ ve
Orta Sağ’ı birleştirdi, yeniden iktidara geldi; ülkede sağ-sol
terörü tırmandı, dinbazlığın önü açıldı...
10) 1980’de ABD’nin desteğiyle askerler bir kez daha darbe yaptı;
Demirel yeniden kendi oyununa gelmişti...
İktidardan düşürüldü, siyasetten yasaklandı; 1961 Anayasası yok
edildi...
Demokratik hak ve özgürlükleri sınırlayan ve kısıtlayan 1982
Anayasası, baskı altında yapılan gayri meşru bir referandumla yüzde
92 oyla kabul edildi...
11) 1983’te askerlerin denetiminde yapılan sınırlı, kısıtlı ve
gayri meşru seçimlerle, Özal, yasaklı Demirel’in terimleriyle
“Demirel’in arsasında kaçak gecekondu kurdu ve iktidara
geldi”...
12) 1987’deki yeni seçimlerden önce, TÜRK-İŞ, Harb-İş ve Denizciler
Sendikası, benim de aralarında bulunduğum bir avuç bilim insanı ile
Türkiye’yi dolaşıp “Yasaklar kalksın” propagandasına başladı...