Bugün 10 Kasım... “Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir” diyen, bunu “milletinin ve ecdadının en kıymetli mirası” sayan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü!
Onu, eylem ve söylemlerini daha iyi anlamaya çalışarak, en büyük eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’ni daha ileriye nasıl taşıyacağımızı düşünerek anmalıyız!
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının hedefi, gerçek bir “Demokrasi” idi...
Büyük harfle yazılan, özel isim gibi “Demokrasi”:
Çağdaş, özgür bireyin, çağdaş, özgürlükçü bir devletin vatandaşı olduğu bir rejim: “Demokrasi!”
Büyük harfle yazılan, özel isim olarak “Demokrasi” diye ısrar etmemin nedeni, Türkiye’de, “Demokrasi” kavramının içinin boşaltılmış olmasıdır:
Türkiye Çok Partili Düzen’e geçtiğinden beri seçilmiş iktidarlar “Milli İrade” kavramını saptırarak rejimi “çoğunluk diktası” haline getirmek istemişlerdir.
***
Din-Tarım Toplumunun yüzyıllardır devam eden Feodal yapısı:
Toprak ağalarının, siyaseti de belirleyen, ekonomik ve kültürel egemenliği...
Bireylerin özgür ve bağımsız kişiliklerinin gelişmemiş olması...
Toprağa bağımlı kölelik düzeninin ilişki ve değerlerinin devam etmesi...
Sermayenin ve emeğin, topraktan, Feodal düzenden bağımsızlaşamamış, kentleşememiş, gelişememiş olması...
Atatürk ve arkadaşlarının önündeki en büyük engeldi!
Kısaca “Atatürk Devrimleri” denilen reformlar, bu feodal yapıyı, kentsel-endüstriyel çağdaş bir yapıya dönüştürmek için yapılmıştı.