Emperyalistlerle işbirliği halinde iktidara gelen yöneticiler, Türkiye’nin suyunu, toprağını, tahılını, sebzesini, meyvesini, emperyalistlere kurbanediyorlar:
Dünyanın en verimli topraklarından birine sahip olan Aydın ilimiz ilk sırada zarar görenlerden:
Tütünü bitirdiler...
Pamuk yaşam savaşı veriyor...
Şimdi sıra incir ve zeytinde!
Jeotermal santralların havaya yaydığı kükürt bulutu ve nehirlere verdiği zehirli su, Aydın ilimize son öldürücü darbeyi vuruyor!
***
Bir dost sofrasında sohbet ettiğimiz yaşlı çiftçi ağlıyor:
“59 yıllık emeğim boşa gitti, incirlerim, zeytinlerim hep kurudu” diyor.
Sahilde yürürken önümü kesen Ziraat Mühendisi, “Ziraat Odası olarak canhıraş bir mücadele veriliyor ama kulak asan yok” diye iktidarın duyarsızlığından yakınıyor.
Pazar yerinde konuştuğum Aydınlı köylü kadın, “Kara bir bulut çöktü üstümüze, artık ne doğru dürüst incir yetişiyor ne de zeytin” diyor!
Çine’ye gidiyorum, halk isyan içinde, herkes “Hayatlarımızı söndürdüler” diye haykırıyor.
***
Sosyal medyada dolaşırken bir feryatla karşılaşıyorum:
“Aydın’da yaşayan bir vatandaş olarak bu durumu hafife alan varsa buyurun gelin:
1. Sabah erken saatlerde kent merkezinde biraz yürüyelim. Leş gibi bir b.k kokusu altında kusmadan yürümeye çalışın. Kokunun kaynağı h2s, yani hidrojen sülfür, çok güçlü bir zehirdir aynı zamanda.
2. Gelin Nazilli’den Germencik’e kadar uzanan hat üzerindeki incir üreticileriyle konuşalım. Jeotermal sözünü duydukları anda lafına küfürle başlamayan birine rastlarsanız tüm yol masraflarınızı ben karşılayacağım.”
Bir mühendis, halkın “Kara Bulut” diye lanetlediği ölümcül olayı şöyle açıklıyor: