Diktatörler, totaliter rejimler, bilimden, sanattan,
edebiyattan ve aydınlardan hiç hoşlanmazlar...
Çünkü bilim, sanat ve edebiyat, siyasal baskıyla kontrol edilemez
ve bunlar ancak özgür ortamlarda yeşerir ve gelişir.
Diktatörler ve totaliter rejimler, halkın ne yediğinden ne
içtiğinden ne giydiğine, kaç çocuk yapacağına kadar her şeye
karıştıklarından, kendi görüşlerine uymayan her kültürel değere ve
bunları temsil eden bilimcilere, sanatçılara, edebiyatçılara,
aydınlara düşman gözüyle bakarlar.
Bu nedenle de diktatörlerin ve totaliter rejimlerin “kültür
ve sanat düşmanı”, “aydın düşmanı” olduğunu belirtmek çok yanlış
olmaz.
***
Bu konudaki en klasik örnekler Nazi Almanyası’ndan
verilebilir...
Örneğin, Hitler’in kitap yakma “ayinleri”
insanlığın belleğinde bir kara leke olarak kayıtlıdır.
Elbette Nazilerin bu “kültür ve aydın düşmanı” tutumu, kendilerini
eleştiren pek çok gerçek ve yakıştırma olaya, espriye, eleştiriye
de konu olmuştur.
Gerçek olmayan yakıştırmaların en ünlülerinden
biri Hitler’in “Ermenilerin yok edildiğini
kim anımsıyor” sözüdür.
Hitler’in söylediği iddia edilen bu sözün
söylenmediği ve bir yakıştırma olduğu saptanmıştır. (Chris
Hedges, “Savaş, Bizi Anlamlandıran Güç”
s.114.Kalkandelen’in dipnotu.)