İnsan hakları ve özgürlüklerinin gittikçe yaygınlaştığı ve derinleştiği çağımızda, bazı ülkelerde görülen otoriterleşme eğilimleri, anakroniktir; yani tarih içinde yerini şaşırmış, çağ gerisi bir anomalidir; bu nedenle de geçicidir.
***
Otoriterleşen her iktidar,
başarısızlığa ve değişmeye
mahkûmdur:
Çünkü, başarısızlaştıkça, otoriterleşir...
Otoriterleştikçe başarısızlaşır...
Ve sonunda gider!
Ama gitmeden önce, ömrünü uzatmak için
“günah keçileri” ve “şamar oğlanları”
kullanır.
***
Türkiye, “Atı alanın
Üsküdar’ı geçtiği” tartışmalı 16 Nisan
2017 Halkoylaması ile, “Parlamenter
Demokratik Rejim”den, tek kişinin
otoriter yönetimine dayalı olan
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne
savrulmuştur, ama ülke bu sözde
“sistemle” yönetilemez:
Yönetilemez, çünkü hem bu “Ucube Sistem” tutarsız ve
demokrasiye aykırı kurallardan oluşmaktadır; hem de onu yürütmeye
çalışan kişiler çok yetersizdir.
Nitekim iktidar, ekonomiden dış politikaya
kadar her alanda başarısızdır.
Bu başarısızlık, iktidar içindeki politikacıları da rahatsız etmiş
ve toplantılarda dışavurulmuştur.
Fakat öyle anlaşılıyor ki iktidarın bu şikâyetler karşısındaki
tavrı, sistemi düzeltmek değil, Merkez Bankası
Başkanı’nın görevden alınmasında görüldüğü gibi, sadece
“günah keçisi” ve “şamar oğlanı” aramak biçiminde
olacaktır.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik şöyle
demiş:
“Bazı yerlerde, bürokratik vesayetin
yeni sistem gereklerinin dışında birtakım
eski alışkanlıkları sürdürdüğü şeklinde
şikâyetler var.
Bazı yerlerde yeterince verim
alınamadığı şeklinde şikâyetler
var.”
***