İslam dini ile terör ilişkisinin
tartışıldığı şu günlerde, radikal,
köktendinciterörist Müslümanlardan farklı
düşünenlerin görüşlerine de bakmakta
yararvar.
Dünkü yazımda, bu işin “İslam bu değil” gibi artık anlamını
yitirmiş bir klişe ile geçiştirilemeyeceğine işaret etmiş ve IŞİD
bildirisinden yaptığım alıntılarla konuya açıklık getirmeye
çalışmıştım.
Bugün Filistin kökenli bir Fransızın bu konudaki görüşlerine yer
vermek istiyorum.
***
Alıntı yapacağım yazı, aslında bu sütunu izleyen sevgili
okurlarımın bildiği bir kitaptan:
Zeyno Baran’ın derlediği “Diğer
Müslümanlar” adlı kitabın 53-83’üncü sayfalarında yer alan
30 sayfalık bir makaleden söz etmek istiyorum.
Makalenin yazarı Yunis Qandil.
Makalenin adı “Avro-İslamcılar
ve İslam’ın İçindeki Egemenlik
Mücadelesi”.
Bu makalede Qandil, benim
de “ABD’nin Siyasal İslam’la
Dansı” kitabımda uzun uzun anlatmaya
çalıştığım, “Ilımlı İslam” temsilcisi olarak görülen
Müslüman Kardeşler’in Avrupa toplumundaki stratejilerini
anlatıyor.
Qandil de bir zamanlar Müslüman Kardeşler
mensubu olduğu için onları iyi tanıyor, stratejilerini iyi
biliyor.
Esas stratejilerinin, Avrupa’daki Müslümanlar arasında yayılırken
onların Avrupa’ya entegrasyonunu sağlamak istiyormuş gibi görünüp,
aslında İslamı nasıl yaşayacakları konusunda tek otorite olmaya
çalıştıklarına işaret ediyor.
Böylece ılımlı gibi davranıp, demokrasiyle, laiklikle uzlaşır gibi
görünüp, aslında İslam çizgisinde bir ayrıştırma yaptıklarına
dikkat çekiyor.
Ve Batılı liderleri, “Ilımlı İslam” zannettikleri
Müslüman Kardeşler’e ve o tür örgütlenmelere destek verdikleri için
eleştiriyor.
Bakın, pek çok Avrupalı
tarafından “Ilımlı İslam” temsilcisi sayılan
Müslüman Kardeşler için Qandil ne
diyor: