Seçimlere egemen olan duygu
korkuydu! Ama bu korku bildiğimiz korkulardan
değildi; iki tarafı da keskin bir bıçak gibi çalışan bir başka tür
korkuydu:
Bir tarafı AKP’nin iktidarı kaybetme korkusuydu...
İkincisi de seçmenin can korkusu!
***
Niçin AKP’nin trolleri,
botları, sosyal medyada,
seçimi kazandıktan sonra bile,
herkese en ağza
alınmayacak küfürlerle
saldırıyor...
Niçin AKP’nin kalemşörleri iktidarı kazandıkları halde, Muhalif ve
Ana Akım Medyayı hâlâ tehdit ediyor...
AKP’ye oy vermeyenler, AKP politikalarına muhalefet edenler veya
tarafsız olanlar, insan değil mi, vatandaşlık hakları yok
mu?
Bu ülke sadece AKP’lilerin ülkesi midir?
***
Peki, muhaliflerdeki bu
yılmışlık sendromu nedir?
Neden “Artık bu ülkede yaşanmaz” feryatları ayyuka
çıktı...
Neden bir şair, seçim sonuçlarını protesto etmek için ülkeyi terk
edeceğini duyuruyor?
Neden bir köşe yazarı yazmayı bıraktığını açıklıyor?
Neden insanlar, canlarının mallarının, yaşam biçimlerinin tehdit
altında olduğunu düşünüyor?
***
Bütün bu soruların
temeldeki yanıtı, toplumsal ve
ekonomik yapının demokrasiyi
desteklemekte yetersiz kalan
azgelişmişliği ile...
Siyasal ve kültürel
yapının demokrasiyi yeterince
özümleyememiş olduğudur!
Ama bu temel sebepler,
bugünleri açıklamak için
yetmez, mutlaka başka daha
yakın ve güncel nedenler de
olması gerekiyor: