Bu sütunda ısrarla, “CHP DEMOKRASİ İÇİN, DEMOKRATİK OLARAK DİRENMELİDİR” derken tam da 24 Temmuz 2016 Taksim mitingi gibi bir eylemve söylemi kastediyordum!
***
Kriz zamanlarında
genellikle herkes bağırıp
çağırır...
Galeyana gelmiş kalabalıkların bağırıp çağırmaları, toplumsal ve
siyasal krizleri çok daha vahim noktalara taşıyabilir.
İşte örgütlerin, özellikle de
siyasal partilerin ve siyasal
liderlerin görevleri, işlevleri
böyle anlarda hayati önem
kazanır:
Demagog liderler, galeyana gelmiş kitleleri
kendi amaçları ve hedefleri bağlamında istismar ederken, demokrat
liderler, geniş kitlelere krizden çıkışın akılcı yollarını
gösterir.
***
“CHP, Demokrasi için demokratik olarak
direnmelidir” derken aklımda hep
bir kitlesel miting ve bu mitingde
açıklanacak bir “Demokrasi manifestosu”
vardı:
CHP, 24 Temmuz Taksim mitingiyle bunu gerçekleştirmiş ve
Türkiye’nin, en son “15 Temmuz kalkışması” ile
derinleşen “Demokrasi krizi”nden nasıl çıkabileceğinin
yollarını göstermiştir. Bu tarihsel manifestonun maddeleri üzerinde
ayrıca duracağım:
1- 15 Temmuz darbe
girişimi parlamenter
demokrasimize karşı yapılmıştır. TBMM
bombalanmış ama bombalar
altında parlamento darbeyi
püskürtmüştür.Bu girişimin
sorumlularını kınıyor ve
lanetliyoruz.
2- Bütün siyasal partiler darbe
girişimine karşı çıkmış, demokrasi
konusundaTürkiye’de
tartışmasız bir ortak
payda oluşmuştur.
3- Her türlü darbeye karşı çıkmak tüm
demokratların demokrasiden
yanaolanların bu ülkeye
namus borcudur. Hep
birlikte ve her zaman “Ne
darbe, ne dikta, yaşasın
tam demokrasi” demeliyiz.
4- Darbe girişimi, halkın direnme
hakkını kullanmasıyla ayrı bir anlam
kazanmıştır.
5- Demokrasimizin teminatı olan
demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti
ilkesinin ne kadar yaşamsal olduğu, bir kez
daha kanıtlanmıştır.
6-
Bu darbe girişimi anayasada, yasama, yürütme
ve yargı olarak yer alan güçler ayrılığı
ilkesinin, demokrasideki
denetleme işlevinin güvencesi
olduğunu ortaya koymuştur.