Daha doğar doğmaz, annesinin ya da babasının veya her ikisinin birden “Çile” olarak gördüğü bir kız evlat!
***
Evrensel’den Volkan Pekal’ın
haberine göre:
Evliliği boyunca kendisine şiddet uygulayan ve kendisini fuhuşa
zorlayan kocasını öldürdüğü için yargılanan Çilem
Doğan hakkında “Ağır tahrik altında kasten
öldürme” suçundan 18 yıl hapis cezası verildi, mahkemedeki
tutumu nedeniyle ceza 15 yıla indirildi.
Adana Kadın Platformu üyesi Fatoş
Hacıvelioğlu, karardan “öldürmeyip,
öldürülmeyi bekleseydi” gibi bir sonucun çıktığını
söyledi.
Avukat Sevil Aracı da, “Bu dosyada
uygulanmıyorsa meşru müdafaa, nerede uygulanacak” diyerek
karara tepki gösterdi.
Duruşmada, karar öncesi Çilem
Doğan şunları söyledi:
“Benim şimdi 2.5 yaşında çocuğum var. Fuhuşa zorlamayla ilgili
konuşmak istiyorum. Daha 28 günlük evliyken beni
fuhuşa zorladı.
Gidebileceğim bir yer olsa giderdim. Gidebileceğim başka bir
yer vardı da, ben migitmedim? Sığınma evlerini burada
öğrendim. Karakoldaki polisler keşke yönlendirseydi oraya
da giderdim.
Bu adliyenin dili olsa da konuşsa, koruma kararı alırken neler
yaşadım. Gözlerim mosmor bu koridorlarda gezdim. Babam
‘Başımı belaya sokma, gelme’ dedi. Başka çarem yoktu,
mecbur kaldım, keşke olmasaydı.”
***
Daha doğduğunda ailesinin
“çilesi” olarak görülmüş bir kadın ama asıl
çileçeken kendisi:
Türkiye gibi uygarlığı gören, belli kesimlerinde yaşayan ya da
yaşadığını sanan, böylece uygarlığın tadını tadan...
Ama ona doğru her hamle yaptığında ilkellik tarafından engellenen
bir toplumda...
Kadın olarak doğmanın çilesini çekiyor!
***