Ceza yasasındaki cumhurbaşkanına hakaret suçu, tarafsız, partisiz cumhurbaşkanı için konulmuş bir hükümdür; kaldırılmalıdır.
Cumhurbaşkanı, artık bir “yamalı bohçaya” dönmüş olan bu “Ucube Anayasa”ya göre, hem taraflı ve partili olduğu, hem de hukuken ve fiilen yürütmenin başı olarak bütün icra fonksiyonlarını yüklendiği için:
Siyasilerin muhatap olduğu her eleştiriye, hatta onlardan çok daha fazla yetkili olduğu için, politikacılara yöneltilen eleştirilerden çok daha fazlasına muhatap olmalı ve özel koruma altında bulunmamalıdır.
***
Denge ve Denetleme Ağı, DDA, 14.02.2019 tarihinde bir basın bülteni yayımladı.
“Mevcut Hükümet Sisteminde, Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunun Yeri Yok” başlığını taşıyan bu bültende DDA, cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen 299. maddenin, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine uyum kapsamında yürürlükten kalkması için Meclis’e çağrı yaptı.
Hakareti suç olarak gören bütün yasa hükümlerine ifade özgürlüğünü kısıtlamak amacıyla sıklıkla başvurulduğunu belirten DDA, cumhurbaşkanına hakaret suçu özelinde ise, ‘Seçilmişlerin, siyasi sorumluluklarının gereği olarak, ağır ya da hafif her türlü sözlü ifade, eleştiri, hiciv ve ithama karşı toleranslı davranmayı kabul etmeleri gerekir. Bu, idareye talip olmanın doğal sonucudur’ ilkesini anımsattı.
***
Başta 299. madde olmak üzere, yasadaki hakaret suçunun yarattığı sorunları sıralayan DDA, mevcut hükümet sisteminde devlet başkanının tarafsız olmadığı, dolayısıyla fazladan bir hukuki koruma elde etmesinin meşru olmayacağını savundu.
DDA, “Hakaret suçu gerekçesiyle açılan davalar, medya, sivil toplum ve vatandaşların, ifade ve meşru protesto haklarının, ceza yoluyla ve kamu kaynakları kullanılarak askıya alınmasına neden oluyor.
Herhangi bir yasanın, temel hakları sınırlamak için kullanılması, infial yaratmak ve kutuplaştırmayı derinleştirmekten öte bir caydırıcılık da taşımıyor” dedi.
***