Dün 10
Kasım’dı:
Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü andık.
Bu vesileyle, iki gündür yazdığım
“Ahlâk” konulu yazıların üçüncüsünü onun sözleriyle
sürdürüyorum:
“Cumhuriyet, ahlâkî fazilete
da
yanan bir
idaredir.
Cumhuriyet
fazilettir.
Sultanlık, korku ve tehdide
daya
nan bir
idaredir.
Cumhuriyet idaresi faziletli ve
namuslu insanlar yetiştirir.
Sultanlık, korkuya ve tehdide
dayandığı için korkak, alçak, sefil ve rezil insanlar
yetiştirir.
Aradaki fark bunlardan
ibarettir.”
(Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt
II, s. 231)
***
Son yıllarda toplumun yaşadığı en büyük felaket, ortak değerlerimizin yozlaştırılması, çağdaş evrensel Demokratik değerlerin, kısaca “Cumhuriyet Ahlâkı”nın altının oyulmasıdır...
***
Cumhuriyet Ahlâkı”nın altının
oyulması kolay değildir...
Önce Cumhuriyet’in kurduğu devlet yapısı
çökertilir:
Adalete el konur.
El konulan adalet mekanizması yoluyla sivil ve
asker bürokrasi tahrip edilir ve emir altına alınır.
İktisadi Devlet Teşekkülleri tasfiye
edilir.
Cumhuriyet’in büyük fedakârlıklarla kurduğu
fabrikaları kapatılır, makineleri sökülüp hurda fiyatına satılır,
arsaları müteahhitlere yağmalatılır.
Maliye Müfettişliği, Hesap Uzmanlığı
kaldırılır.
İhale yasası yüzden fazla kez
değiştirilir.
Devlet Planlama Teşkilatı kapatılır.
Sayıştay’ın işleyişi
etkisizleştirilir.
Devlet memurluğuna girişte liyakat usulü yok
edilir; örneğin büyükelçilik gibi uzmanlık isteyen görevlere
eğitimsiz politikacılar veya yandaşlar atanır.
Savcılık, yargıçlık sınavları yozlaş
tırılır.
Askeri okullar kapatılır.
Milli Eğitim din eksenli olarak yeniden
düzenlenir; imzalanan protokollerle tarikatlar eğitime
sokulur.
Üniversiteler yozlaştırılır; yönetim
makamlarına yetersiz, cahil ve cehaleti öven kişiler atanır,
öğretim üyeleri tasfiye edilir.
Doktorlar, mühendisler, avukatlar gibi meslek
ahlakına sahip olan profesyoneller suçlanır, bunların meslek
örgütleri aşağılanır ve yetkileri daraltılır.
Medya tarumar edilir, kalan enkaz da
susturulur; gazeteciler suçlanır, işlerinden kovulur, hapse
atılır.
Bütün bunlar yapılırken siyasete,
toplumu ayrıştırıcı, bölücü, nefret dili egemen
kılınır:
Farklı düşünenler, aydınlar, akademisyenler,
bilim insanları, sanatçılar, edebiyatçılar, aşağılanır,
suçlanır.
***