Bayramın adı, Osmanlı döneminden beri “Şeker Bayramı”dır.
Demokrat Parti döneminde de, 5953 sayılı yasa ile “Şeker Bayramı” adı vurgulanmış ve onaylanmıştır.
“Şeker Bayramı”, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, generallerin 1981’de çıkardığı 2429 sayılı yasa ile “Ramazan Bayramı” yapılmıştır.
***
Bu vesileyle anımsayalım:
Bugünkü İslam aromalı diktatörlüğün temelleri, solu bütünüyle ezip siyasal partileri de kapattıktan sonra, halkın desteğini din bazında arayan Kenan Evren diktatörlüğünün laiklikten verdiği ödünlerle atılmıştır.
Yine anımsayalım: Bugün İslamcıların ve sözde solcu ya da sözde liberal olanların bol bol kullandıkları Atatürk düşmanlığının temelinde bu askeri diktatörlüğün yaptığı işkenceleri, haksızlık ve hukuksuzlukları hiç de öyle olmadığı halde “Atatürkçülük” adı arkasına sığınarak yapmış olması yatar!
***
Osmanlı döneminden beri arife günleri söylenen güzel bir tekerleme vardır:
“Yarın bayram
Bir kaşık ayran
Sana da yeter
Bana da yeter”
Denir...
Daha doğrusu “Denirdi”!
Çünkü artık bayramlarda bile ortak sevinç yaşayamıyor, “Bir kaşık ayranın” paylaşımındaki maddi manevi lezzeti alamıyoruz:
Erdoğan liderliğindeki AKP, iktidarını sürdürmek için kullandığı saldırgan nefret dili ve din/mezhep kimliğine dayalı düşmanlaştırıcı strateji ile toplumu böldü, ayrıştırdı, birbirine düşman etti.
Bu yetmiyormuş, sanki kendi içimizdeki PKK terörü kâfi değilmiş gibi, büyük bir yanlış yaparak bir de Ortadoğu savaşına terör düzleminde taraf oldu, dışardaki savaşa terör ihraç etti ve sonra da dışardaki bu IŞİD terörünün içeri girmesine yol açtı.
***
Şimdi artık bayramlar bize, Salih Özdemir’in şiirindeki girişten alıntıladığım şu duyguları anımsatıyor:
“Bayram gelmiş neyime
Kan damlar yüreğime”