Türkiye’de işler iyice garipleşti:
Bir bankada küçük bir tasarruf hesabı olanlar bile terör örgütü
veya darbeci suçlamasıyla işinden atılıyor, takibata uğruyor ama o
bankadan milyonlarca dolar kredi alanlar el üstünde
tutuluyor...
Bu çelişkiyi eleştiren bir gazeteciye, iktidar karşıtı görünen bir
siyasal gruptan yanıt geliyor.
Örgüte övgüler düzenler, onu devletin en hassas noktalarına
getirenler başköşelerde sefa sürerken edebiyatçılar, yazarlar,
gazeteciler, yazı yazdıkları gazetelerin FETÖ bağlantısından dolayı
gözaltına alınıyor veya “subliminal” (bilinçaltı) mesajlar
verdikleri gibi garip gerekçelerle suçlanıyor...
Örgütün ikinci adamı konumunda oldukları iddia edilenler her gece
ekranlarda boy gösterip topluma ışık tutuyor(!).
Şaka gibi, önce devleti FETÖ’den arındırmak için “temizlik
komisyonları” kuruluyor, sonra bu “temizlik komisyonlarının”
uygulamalarındaki yanlışlardan dolayı, “temizlik komisyonlarının
hatalarını temizleme komisyonları” oluşturuluyor...
Bir askeri darbe kalkışması önleniyor ama sonrasında, toplum, eski
darbe dönemlerini bile aşan uygulamalarla bunaltılıyor!
Bu olayları normal bir kişinin aklının ve mantığının alması pek
olanaklı değil...
O nedenle ben köşemi bugün “Delilik” adlı dostuma bırakıyorum.
***
Kendi kendisini öven kişiye “budala” ve “küstah” diyenlerle hiç
işim olmaz.
İlle de bir şey diyeceklerse bari deli desinler:
Çünkü Delilikten başka kim eline borazanı alıp da kendi
meziyetlerinin tellalı kesilir!
Kim beni benden daha iyi betimleyebilir?
Yine de ben, şu en iyi ve en bilge yöneticilerle bile
kıyaslandığımda epey alçakgönüllü olduğumu düşünüyorum...