Özellikle genç okurlarımın istekleri sonunda Pazarları artık biraz anı yazmaya karar verdim.
***
12 Eylül Faşizmi bütün siyasal partileri kapatmış ve liderleri yasaklamıştı...
Özgürlükçü 1961 Anayasası’nın 12 Mart’ta yok edilemeyen izlerini toplumdan silmeyi ve solun bütün renklerini soldurmayı hedefleyen Kenan Evren cuntası, her türlü sol örgütlenmeyi ve düşünceyi ezmiş, emekçi örgütlerinin de canına okumuştu.
Ayrıca, özgür düşünce kaynağı oldukları ve sol görüşlerin yaşamasına da izin verebilecekleri için, medya ile üniversiteleri de tam bir baskı ve denetim altına almıştı.
Bu düzenin sürekliliğini sağlamak için oluşturulan “Faşist 12 Eylül Anayasası”, ceberut devleti egemen kılmak için sadece YÖK gibi kurumlarla yetinmemiş, Fethullah Gülen Cemaati ile gerçekleştirilen işbirliği çerçevesinde “zorunlu din dersi”gibi “tohumları” da bu Anayasanın çeşitli yerlerine serpiştirmişti.
Üstelik de bütün bunları utanmadan, “Atatürkçülük” veya “Kemalizm” adı altında yapmışlardı!
(Bu arada eklemeliyim: Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönmesi konusundaki itirazımızı kaldırarak Kıbrıs’ı da satmışlardı.)
***
1983 seçimleri bütünüyle Evren Cuntası’nın denetiminde yapıldı:
Zaten yasaklı olan siyasal liderlere ek olarak solu toparlaması beklenen Erdal İnönü de siyasetten yasaklanmış, pek çok aday veto edilmiş, sol oylar, EvrenCuntası’nın Başbakanlık Müsteşarlığı’nı yapan Necdet Calp’a bırakılmıştı.
Her ne kadar Evren’in adayı emekli orgeneral Turgut Sunap idiyse de, yine Evren Cuntası’nın, ABD’nin desteğiyle, yıldızını parlattığı Özal aradan sıyrıldı ve başbakan oldu.
Özal döneminde devlet tam anlamıyla “Ilımlı İslam”a açıldı ve FETÖ’nün artık palazlanmaya başlayan “Altın Nesli” önemli yerlere gelmeye başladı.
***
Özal, sınırlı, kısıtlı ve yasaklı ortamda yapıldığı için, “Meşru olmayan” seçimlerle kazandığı iktidarını “Meşru” zemine oturtmak istiyordu...
Bu nedenle, iktidara geldikten 4 yıl sonra, yeni seçimlere gitmeden önce, 12 Eylül Faşizminin siyaset dışına attığı siyasal liderlerin durumunu “Yasaklar kaldırılsın mı”diye referanduma sunmaya karar verdi.
Elbette istese bu yasakları doğrudan çoğunluğa sahip olduğu Meclis’te kaldırabilirdi ama referandum yolunu tercih etti; çünkü, (aklı sıra) referandumda “Hayır” oyu çıkarsa, yasaklar (güya) meşruiyet kazanacaktı!
Seçimlerden 4 yıl sonra, 1987’de yapılan Referandumda kıl payı “Evet” oyları kazandı.