Endüstrileşmeyi ıskalamış Osmanlı/ TC çizgisini, Endüstrileşme
ile gelişen Batı’nın siyasal/ sınıfsal modeline göre irdelemek
olanaklı olmadığı için özel modeller geliştirilmiştir.
Batı’nın geçirdiği sınıfsal gelişme çizgisini izleyememiş olan
toplumlarda, “ideolojik değişme” modelleri devreye girer.
Ümit Aslanbay’ın Ali Sirmen
kitabında sözünü ettiği Küçükömer ve
Avcıoğlu modelleri de böyledir.
Benim “Devletçi Seçkinciler-Gelenekçi Liberaller” modelim de böyle
bir paradigmadır.
Ama benim paradigmamı Avcıoğlu’nun gecikmiş olduğu için geçersiz,
Küçükömer’in ise zaten tümüyle yanlış olan paradigmalarından ayıran
nokta, benim, bu paradigmamın, Türkiye’de çağdaş sınıflaşmanın
oluşmaya başladığı 60’ların sonuna doğru, 70’lerden itibaren
emperyalizme dayalı ciddi bir sınıf ve demokrasi mücadelesi ile
birlikte ve klasik sınıfsal analize dayalı olarak kullanılması
gerektiğini düşünmemdir.
*** Osmanlı döneminde
sınıfsal gelişme duraklatıldığı için,
toplumu dönüştürecek olan siyaset,
toplumu geliştirmek isteyen sivil ve
asker bürokratlar ile bunlara karşı
mevcut çıkarlarını ve statükoyu korumak
için, geniş halk kitlelerinin feodal
değerlerini istismar eden Din/Tarım toplumu
yöneticileri arasında olmuştur.
Sivil ve asker bürokratlar, devlet gücüyle toplumu geliştirmek
istedikleri için bunlara “Devletçi-Seçkinciler”
dedim.
Bunlara tepki olarak ortaya çıkan ve hem toplumu dönüştürmek
isteyen devlet gücün...