Sevgili okurlarım, bir ülkenin başındaki terör belası hiç kuşkusuz o ülkenin dış ve iç politikası ile doğrudan ilişkilidir.
Teröre ilişkin dış ve iç politikadaki hataları sıralarsak belki de bundan sonra terörle mücadelede nasıl bir yol ve yöntem izlememiz gerektiğine ilişkin ipuçlarına daha kolay ulaşabiliriz.
***
1) Terörle mücadeledeki en genel yanlış, iktidarın, terörle mücadele için müzakere edebileceği komşu devletlerin istikrarlarını ve egemenliklerini bozması oldu.
İktidar, ABD’nin Ortadoğu’da “Ilımlı İslam” (Amerikancı İslam), “Arap Baharı” gibi isimlerle uygulamaya koyduğu yanlış politikaların destekçisi oldu ve bölgedeki bütün istikrarın yok edilmesinde başrolü oynadı.
Saddam zamanındaki Irak devletinin yok edilmesine destek verildi...
Esad’ın, kendi toprakları üzerindeki egemenliğinin zayıflatılmasındaki ana rollerden biri üstlenildi.
Terörün sınır dışındaki varlığının müzakere edilebileceği ve yok edilmesinde yardımların alınabileceği komşularımızdaki egemen devlet yapıları ve onların otoriteleri zedelendi.
Böylece hem Irak hem Suriye, bırakın Türkiye’ye yardım etmeyi, tam tersine, terörün kaynağı olmaya başladı ve “Güney sınırımızın güvenliği” bir “terörle mücadele zafiyeti” olarak ortaya çıktı. (Ve son günlerdeki şehit haberlerinin kaynağı olan “Sınır ötesi harekâtın” gerekçesi olarak kullanıldı.)
2) Terörle mücadelede en büyük güç olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yapısı bozuldu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, üstelik de terör örgütü ile ilişkili olan kişilerin iddialarıyla “Terör örgütü kurmak ve yönetmekle” suçlanarak mahkûm edildi ve hapse atıldı.
3) Terör örgütü PKK ile doğrudan, üstelik de gizli olarak müzakerelere girişildi ve bu arada içeride güçlenmesine göz yumuldu.
4) Terör örgütü mensuplarının sınırlarımızdan içeri girmesi, üstelik “Çadır mahkemeleri kurularak”, yargının da desteğiyle, sağlandı.
5) İktidar mensupları ve iktidarın medyadaki tetikçileri Terör Örgütü liderini överek göklere çıkardı.