Esas olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ana gövdesinin, ona ek
olarak, Silivri kurbanı olan Atatürkçü subayların ve
AKP-Erdoğan iktidarına muhalif olan demokrat
kamuoyunun da karşı çıkması ile bu girişim bastırıldı.
Şükür ki başarılı olamadı; ama bu kez de
20 Temmuz’da Erdoğan-AKP
iktidarının Olağanüstü Hal, OHAL ilan
etmesiyle ülke başka bir darbenin kurbanı
oldu:
Darbe girişimini “Allah’ın lütfu” olarak niteleyip, “Bu girişim
olmasaydı, şimdi yaptıklarımızı yapamazdık” diyen iktidar, OHAL
koşullarında uyguladığı baskılar altında, haksız, adaletsiz,
dengesiz bir “sözde halkoylaması” yaparak, üstelik bu “sözde
halkoylaması” sırasında, yasalara açıkça aykırı olan mühürsüz zarf
ve oy pusulalarını da sayıma dahil ederek, rejimi değiştirdi.