Emre Kongar Cumhuriyet Gazetesi

Ecevitlere veda ettiğimiz gün

Yüzü aşkın gazeteci hapiste... Pazar günleri anılarımı yazmaya başladığımdan beri bu geleneği sürdürmeye çalışıyorum ama insan hapiste yatan yazarları, gazetecileri, hele hele, bu yazarlar...

20 Kasım 2016 | 278 okunma

Yüzü aşkın gazeteci hapiste... 
Pazar günleri anılarımı yazmaya başladığımdan beri bu geleneği sürdürmeye çalışıyorum ama insan hapiste yatan yazarları, gazetecileri, hele hele, bu yazarlar, gazeteciler arasındaki hastaları, yaşlıları, dostlarını, tanıdıklarını düşününce çok kötü oluyor... 
Elbette sadece gazeteciler, yazarlar da değil... 
Asker ve sivil her meslek grubundan, yüzlerce, binlerce insan hapiste... 
Kimileri de hapsedilmedi ama işten atıldı, geçim sıkıntısı çekiyor! 
Hiçbiri henüz, “gerekli özen gösterilerek” doğru dürüst yargılanmadı... 
İnsan, “Ülkede bu kadar büyük haksızlıklar, adaletsizlikler yaşanırken anılardan söz etmenin ne anlamı var” diye düşünmekten kendini alamıyor! 
Evet hiç kuşkusuz, içlerinde eskiden çok acımasızca adaleti kendi zulümlerine alet eden kişiler de vardır... 
Ama onlar için bile “İntikam” değil, “Adalet” amaçlanmalıdır; Türkiye’de “Hukuk Devleti” ancak böyle kurulabilir! 
Bu duygu ve düşüncelerle bilgisayarımın başına geçtiğimde, bugünkü yazımda güncel haksızlık ve adaletsizliklerle, siyasal anılarım arasında köprü olabilecek bir olaydan, gazeteye yapılan bir destek ziyaretinden hareket etmeye karar verdim!

***

Cuma günü, Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt Sevgili Rahşan Ecevit Cumhuriyet Gazetesi’ne destek için geldi... 
“Önemli olan pes etmemek. Bir şeylere inanıyorsanız sıkıntısız olmaz. Bugünleri de geçireceğinize inanıyorum. Size ‘Yazılanlara dikkat edin’ diyorlar. Ancak siz yine bildiğiniz gazeteciliği yapmaya devam edeceksiniz. Bu da bir tavır tabii. Vatandaşa ne olup bittiğini anlatmaya devam etmelisiniz” dedi. 
Rahşan Hanım’ın bu sözleri, özellikle de “Önemli olan pes etmemek” ifadesi, beni aldı, 1983 yılında, Ankara’dan ayrılırken, eşimle birlikte, Oran’daki evlerine vedaya gittiğimiz ziyarete götürdü: 
1980 darbesi bütün ağırlığıyla toplumun üstüne çökmüştü... 
Kenan Evren liderliğindeki darbecileri ikna eden İhsan Doğramacı, Anayasa’dan bile önce YÖK yasasını çıkarmış, üniversiteleri ilkokul düzeyine indirmiş ve kışla disiplinine sokmuştu... 
Arkadan, özgürlükçü 1961 Anayasası’nı tümüyle ortadan kaldıran,YÖK’ün de içine özenle yerleştirildiği, baskıcı, devletçi, 1982 Anayasası kabul edilmişti... 
1983 yılı başında öğretim üyeleri, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu çerçevesinde üniversiteden atılmaya başlanmıştı. 

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Milli eğitim ve laiklik (2) 22 Kasım 2024 | 71 Okunma Milli eğitim ve laiklik (1) 21 Kasım 2024 | 222 Okunma Topyekûn saldırıya karşı topyekûn direniş! 19 Kasım 2024 | 297 Okunma Devlet çöktüğünde! 17 Kasım 2024 | 132 Okunma Demokratik örgütlü direniş (3) 15 Kasım 2024 | 87 Okunma