FETÖ’ye övgü düzenlerin
önemli bir bölümü iktidardayken, CHP
milletvekili Eren Erdem’in FETÖ’cülükten
mahkûm olması kamuoyu vicdanını çok
rahatsız etti.
İktidar bütün hukuksuzlukları
“Beka sorunu” söylemi ile örtbas etmeye
çalışıyor...
Bu yetmiyormuş gibi “Beka sorunu”
söylemini bir de seçim sloganı yaptı. (a uzun okunur, “kalıcı
varlık”, “varlığın devamı” anlamına
gelir.)
Daha önce “İleri Demokrasi”
diyorlardı.
Şimdi “İleri Demokrasi” rafa kalktı
“Beka sorunu” geldi.
Aslında Laik Demokrasi, Hukuk Devleti/Adalet ve
Beka sorunu bir bütündür:
Günümüzde, hiçbir devlet “Beka
sorununu”, Laik Demokrasi ve Hukuk
Devleti/Adalet olmadan çözemez; “bâkî”
kalamaz!
***
AKP iktidarını savunanlar
yıllarca televizyonlarda ve gazetelerde
sürekli olarak şu tezi işlediler:
“Türkiye’de Demokrasi yoktur;
‘Atatürkçülük’ adı altında askerlerin ve yargının
vesayeti vardır.
AKP bu vesayetleri kaldıracak
Demokrasiyi kuracaktır.
Ya AKP’yi iktidar yaparsınız ve
Türkiye Demokratik bir ülke olur, veya AKP iktidar
olmaz Türkiye ‘kıytırık bir Üçüncü Dünya Ülkesi’
olarak kalır.”
Bugün bu propagandayı
yapanların bir bölümü hapiste, bir bölümü
ise iktidarda; ama artık hiçbiri AKP
iktidarını “Demokrasi” bağlamında savunmuyor,
savunamıyor.
İktidarda olanlar tarafından
“Beka sorunu”, slogan olarak o yüzden
ortaya atıldı.
Üstelik bu slogan, Eren
Erdemdavasındaki gibi hukuksuzlukların
gerekçesi olarak da kullanılıyor.
***
Freedom House’ın 2018 yılı
raporuna göre:
Türkiye
“Kısmen Özgür ülkeler” grubundan “Özgür olmayan
ülkeler” grubuna gerilemiştir.
“Türkiye’nin statüsü, iktidarı
başkanlıkta merkezileştiren çok hatalı bir
referandumdan, seçilmiş belediye başkanlarının yerine
büyük ölçüde hükümet tarafından yapılan atamalardan,
devlet memurlarının işten atılmasına devam
edilmesinden ve bütün bunların vatandaşların hassas
konularda görüşlerini açıklamakta tereddüt etmelerine
yol açmasından dolayı, ‘Kısmen Özgür’ ülke
kategorisinden ‘Özgür olmayan’ ülke kategorisine
gerilemiştir.”
Freedom House 2019
raporuna göre:
Hem seçimler OHAL baskısı
altında yapılmış, hem de seçimlerden sonra
OHAL kalkmış ama durum
değişmemiştir.
“Türkiye’de, önemli bir muhalefet
partisi liderlerinin hapsedilmesine ve örgütlenme,
toplanma ve ifade özgürlüklerinin aşırı derecede
baskılanmasına da yol açan iki yıllık olağanüstü hale
rağmen aynı zamanda yapılan Meclis ve başkanlık
seçimleri Haziran’da gerçekleştirilmiştir. Her ne
kadar seçimlerden sonra olağanüstü hal
kaldırılmışsa da iktidar, devlet memurlarının işten
atılmalarına, gazetecilerin, sivil toplum
mensuplarının ve akademisyenlerin tutuklanmalarına
devam etmektedir.”
***