Kurtuluş Savaşımız ve Cumhuriyet’in ilanı, Yirminci Yüzyıla damgasını vurmuş ve Yirmibirinci Yüzyılda da devam etmekte olan büyük bir askeri, siyasal ve toplumsal devrimdir.
Kuruluştan sonra, bu devrimin üç kritik virajı vardır:
1) Çok Partili Düzen’e geçiş ve Demokrat Parti’nin iktidarı.
2) Demokrat Parti’nin demokrasiyi yozlaştırması üzerine yapılan 1960 askeri müdahalesi ile tarihin en çağdaş anayasalarından birinin kabulü ve üç liderin asılması.
3) 1961 Anayasası’nın getirdiği çağdaş ve demokratik düzeni bir tehdit olarak gören iç ve dış güçlerin ittifakıyla 1980 askeri darbesi ve 1982 Anayasası’nın karşı devrimi.
***
Her üç viraj da, diyalektik olarak, kendi içlerinde birbirine zıt öğeler barındırır:
1) Çok Partili Düzen’e geçiş, dünyada eşi olmayan bir örnekle, bir ülkeyi kuran muzaffer komutan ve ihtilalcilerin iktidarı, barışçı bir seçimle muhalefete devretmesidir...
Ama bu büyük başarıyı hazmedemeyen Demokrat Parti, özgürlükleri ve sınıfsal yapıyı geliştirmek yerine geriletmiş ve bugün etkisi hâlâ süren “çoğunluk diktatörlüğü” uygulaması ile Türkiye’nin demokratik gelişmesini zedelemiştir.
2) Demokrat Parti’nin demokrasiyi yozlaştırmasına karşı yapılan askeri müdahale, Türkiye’yi, Cumhuriyet’ten Demokratik ve Laik Sosyal Hukuk Devleti’ne sıçratan 1961 Anayasası’nı üretmiştir.