Türkiye Cumhuriyeti...
Cumhuriyet Halk Partisi...
Cumhuriyet Gazetesi....
Her üç Cumhuriyet’in sorunu da aynı:
1) Din-Tarım toplumu olmaktan çıkamamış...
2) Feodal azgelişmişliğin değerler sistemini aşamamış...
3) Endüstrileşmesini tamamlayamamış, çevre ülke olmanın ekonomik bağımlılığından kurtulamamış...
4) Kentleşmesini doğru düzgün gerçekleştirememiş, kentlerini, kentsel yaşam biçimini gecekondulaşmaya kurban etmiş...
5) Eğitimini çağdaş dünya ile rekabet edecek bilimsel, teknolojik ve ideolojik düzeye taşıyamamış...
Özetle, Din-Tarım toplumundan henüz Endüstriyel-Kentsel toplum aşamasına geçişi bile tamamlayamadan, dünyadan gelen Bilişim Toplumu aşamasının zorlamalarıyla karşılaşmış bir ülkede:
Bütün bu sınırlama ve kısıtlamalara karşın Temel Hak ve Özgürlüklere dayalı Özgürlükçü ve Çoğulcu Demokrasi’yi kurmak, işletmek ve bu amaçla da onu hem uygulamaya hem de savunmaya çalışmak.
***
Türkiye’de bugün, Özgürlükçü ve Çoğulcu Demokrasiyi kurmanın, işletmenin ve savunmanın önündeki en büyük engel:
“Çoğunluk Baskısının”, Temel Hak ve Özgürlükleri kullanarak, bu özgürlükleri yok etme tehdidi ve tehlikesidir.
Bu tehdit ve tehlike, Yirminci Yüzyıl’ın ilkyarısında, Endüstriyel-Kentsel Toplum aşamasındaki Avrupa’da gerçekleşmiş, bütün dünyayı kana boyamış, milyonlarca insanın hayatına mal olmuştur.
Bundan ders alan insanlık, bir daha Özgürlükçü ve Çoğulcu Demokrasiyi, “Çoğunluk Baskısına” kurban etmemek için:
1) Temel Hak ve Özgürlükleri koruyan Anayasa Mahkemelerini oluşturmuş...
2) İfade ve Muhalefet Özgürlüğünü sağlamak için de Basın Özgürlüğünü güvence altına almıştır.