Devlet, bir toplumda meşru olarak kaba kuvvet kullanabilen tek
yapıdır:
Dış güvenliği sağlayan ordu, iç güvenliği sağlayan polis, bir
devletin varlığını korur.
Yargı ise devletin, kaba kuvveti meşru olarak kullanıp
kullanmadığını denetler.
***
Ne yazık ki, Türkiye’de Çok Partili Düzen’e geçildiği andan
itibaren, toprak ağalarının temsilcisi olarak muhalefet partisini
kuran ve çok kısa bir süre sonra da iktidar olan Menderes ve
arkadaşları:
Ordu, polis ve onların üzerinde yer alan adalet mekanizmalarını,
demokrasiyi geliştirmek için değil, kendi otoritesini pekiştirmek
için kullanmış, sonunda askerler tarafından iktidardan
uzaklaştırılmış ve böylece ülkemizde “Demokrasi deneyimi”, önce
sivil iktidar, sonra da askerler tarafından yapılan darbelerle
sakatlanarak başlamıştır.
***
Kısacası, bir devlet, adalet, ordu ve polis gücüne dayalı olarak
kurulur ve ayakta kalır...
Demokrasilerde bu üç kurum ve mekanizma, temel hak ve özgürlüklerin
güvencesidir...
Demokratik olmayan rejimlerde ise bunlar, devleti kontrol eden
partinin ve partiyi kontrol eden liderin otoritesini pekiştirerek
sürdürmek için istismar edilirler.
***
Ben, hem ailede, hem de okulda, demokrasiyi hedefleyen
Cumhuriyet ideolojisine bağlı olarak, adalete, orduya, polise
karşı, güven duyguları aşılanarak yetiştirildim.
Bu nedenle hep, adaletin, ordunun ve polisin, demokrasi ile temel
insan hak ve özgürlüklerinin güvencesi olduğuna ilişkin inancımı
korumaya çalıştım.
İlk düş kırıklıklarımı Demokrat Parti dönemindeki baskılarda ve
Menderes’in Tahkikat Komisyonu Darbesi’nde yaşadığımı
anımsıyorum...
Bu darbe, Demokrasi adına iktidara gelen Demokrat Parti’nin,
Demokrasiyi rafa kaldıran, anayasayı yok eden bir eylemiydi.
Bu sivil darbeye, 27 Mayıs 1960’taki darbe ile karşılık veren
askerler, üç politikacıyı asarak, Türkiye’deki Çok Partili Düzen’i
kana buladılar ve iyice sakatladılar.
Sağ sivil iktidarların ve askerlerin, adaleti, orduyu ve polisi,
temel insan hak ve özgürlüklerini korumak yerine kendi
otoritelerini pekiştirmek için kullanmaları, Türkiye’deki
Demokrasinin en önemli engellerinden biri oldu.