Toplumsal, ekonomik, kültürel, siyasal ve
daha da önemlisi hukuksal haksızlık ve adaletsizlikler her toplumda
her zaman olabilir...
Ama çağdaş, demokratik toplumlar, ara sıra olan böyle
haksızlık ve adaletsizlikleri önlemek veya olduktan sonra telâfi
etmek için pek çok mekanizmalar kurmuşlardır.
Bu mekanizmalar:
Devlet işleyişinde, yasama, yürütme ve yargı
organları arasındaki denetim ve denge ilişkileriyle...
Yargıda, daha yüksek mahkemelere itiraz
yoluyla...
Siyasette, muhalif eleştirilerin ve seçmen
baskısının devreye girmesiyle...
İşler.
Bu mekanizmaların yokluğu...
Ve bu nedenle de herkesin gözü önünde yaşanan haksızlık ve
adaletsizliklerin kanıksanması...
Bir toplumu felakete götüren en önemli
olgudur!
***
Tutuklu yargılanan Cumhuriyet ailesi
mensuplarından, hapsedileceğini bilerek yurda gelen ve içerde son
kalan Akın Atalay’ın da, açıklanan haksız ve hukuksuz cezalarla
birlikte tahliye edilmesi, sadece bir genel yanlışın (bir istisna
olan tutuklu yargılanmanın genel kural hale getirilmesinin) tek bir
olayda (Cumhuriyet davasında) sonuçlanması demektir.
Elbette genel bir yanlışın düzeltileceği konusunda hiç de umut
vermemektedir.
İçerde daha pek çok gazeteciyazar tutuklu olarak
yargılanmaktadır.
Ayrıca başta avukatlar, hâkimler ve savcılar olmak kaydıyla, başka
meslekten olanlar da, yargılanma süreçlerini hapiste
geçirmekte...
Böylece tabir caizse “yargısız infazla peşin ceza” uygulamasına
tabi tutulmaktadırlar.
***
Türkiye’de yargı bağımsızlığı ve
adalet uygulamalarının ne denli yozlaştığı, CHP’den aday adaylığı
için görevinden istifa eden Ankara Cumhuriyet Savcısı Bülent
Yücetürk’ün şu sözlerinde görülebilir:
“Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar bir
hukuk krizine girmiştir.
Mahkeme kararlarının bizzat mahkemeler tarafından uygulanmadığı bir
süreci yaşamaktayız.
Yargı ise vicdanını kaybetmiş, tüm iradesini bir güce teslim etmiş
durumdadır.
Türkiye’de yeniden bir hukuk devleti kurmak, yargı
bağımsızlığını tesis ederek yeni bir hukuk sistemi inşa etmek için
siyasete girmeye karar verdim.
Çürümüş bu yargı sisteminin bir parçası olarak kalmak,
bozulan yargı sistemini düzeltmek artık imkânsız hale
gelmiştir.”
***