Bugün, içerde de direnen arkadaşları, hapishane edebiyatından yapıtlarla anmak istiyorum.
***
Birincisi “BİR ESKİ
CUMHURİYET İÇİN. ALİ SİRMEN
ANLATIYOR.”
Ümit Aslanbay’ın, değerli
gazeteci Ali Sirmen’le
yaptığı nehir söyleşi.
Başlı başına toplumsal, siyasal ve felsefi bir
hazine bu kitap...
Toplumsal ve siyasal belleğin, iktidar
tarafından özellikle yok edilmeye ve de değiştirilmeye çalışıldığı
günümüzde, altın değerinde anılardan ve analizlerden
oluşuyor.
Ali Sirmen’in Sağmalcılar
Cezaevi anılarına ilişkin bölümünden bir alıntı
yapacağım.
Bu alıntı, kitabı anlatmakta çok yetersiz ama
aşağıdaki sözler kitabın tümünden
yansıyan Ali Sirmen’in o baha
biçilmez, ele avuca sığmaz, esprili kişiliğini
simgeliyor:
“Hapisliği Gülümseyerek Hafife
Almak Gerekir.”
“Ben çekilen acıları biliyorum,
görmezden de gelmiyorum. Ama şairin
dediğinibiraz değiştirirsek,
Türkiye’de ‘hapislik her zaman herkesin
başında/kim bilir nerede, nasıl, kaç
yaşında’ o yüzden
biraz da bizi sindirmek için yapılan bu
olay karşısında ağlayıp sızlanmak değil,
gülümseyerek hafife almak
gerekir.”
“Sanırım böyle günlerde, asıl
önemli olan böbürlenmek değil,
direnmektir.” (İmge
Kitabevi, Ankara, 2017, s.235)
***
Hapishane baskısına karşı
mizahla direnmek bir başka
yapıtta daha
karşımıza çıkıyor:
Önemli bir haksızlık, hukuksuzluk ve
adaletsizliğe kurban giden İnternet Gazetemizin Genel Yayın
Yönetmeni Oğuz Güven’in,
“ZORDUR ZORDA GÜLMEK, 78
KUŞAĞI” adlı
kitabı.
Bu sütunu izleyen sevgili
okurlarım, Oğuz
Güven hapisteyken, onu anmak için bu
kitaptan yaptığım gülünç bir öykü alıntısını
anımsayacaklardır.
Bugün sadece şu sözlerini
aktarmakla yetineceğim:
“Bu kitapta, daha güzel bir Türkiye
için düzene başkaldıran, hapishanelerde
çürütülen, işkenceyle, copla, tüfekle,
tankla ezilmeye, susturulmaya çalışılan
bir gençliğin, en zor durumda bile,
yönetenlere karşı mizahla üstünlük
sağlaması anlatılıyor.” (Karadeniz
Kitap Ltd., İstanbul 2014, s.10)