Sana kumpas kurulduğunu biliyorsun...
Haklı olduğunu biliyorsun...
Yurtseversin, hainlikle suçlanıyorsun...
Demokrasiyi, insan haklarını, barışı
savunuyorsun...
Demokrasiye, insan haklarına, barışa inanarak, üzerine düşen
eğitim, öğretim veya gazetecilik görevlerini yapmaya
çalışıyorsun...
Barışçısın ama terör örgütüne destek
vermekle suçlanıyorsun!
Ülke dışındasın...
Hakkında tutuklama kararı var!
Dönersen, haksızlığa uğrayacağını, haksız yere hapse atılacağını
düşünüyorsun...
Ve geliyorsun:
Hapse girmek için!
NEDEN?
***
Masum olduğunu, haksız, hukuksuz
ve adaletsiz bir biçimde, sonu bilinmeyen bir
hapis serüvenine kurban edileceğini
düşünen bir insan, hangi koşullar altında,
niye ülkesine döner?
Bu konu bir köşe yazısında irdelenemeyecek kadar derin:
Üzerine ciltler dolusu kitaplar yazılabilir.
Bugün sadece bazı somut ve nesnel bilgiler vereceğim!
***
Haber 1
Balyoz Davası’nda yurda dönenler de
ceza aldı.
NATO’da görevliyken Türkiye’ye gelerek teslim olan Tuğgeneral Hakan
Akkoç ile Basra Körfezi’nde görevliyken gelen
Tümamiral Ahmet Sinan Ertuğrul da ceza alan
sanıklar arasında yer aldı.
Haber 2
Yurda döndüğü halde hapse atılan
Albay tazminat kazandı.
Deniz Kurmay Albay Derya Ün’ün, BALYOZ
davasında haksız yere hapiste kaldığı gerekçesiyle açtığı tazminat
davasında Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi idareyi “ağır kusurlu”
buldu. Ün’ün yurtdışından ifadeye gelmesine rağmen tutuklanmasını
yasalara aykırı bulan mahkeme, idareyi 850 bin lira manevi, 144 bin
lira maddi olmak üzere 994 bin lira tazminata mahkûm
etti.
Haber 3
Bildiri imzalayan Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı 30 Mart’ta
Türkiye’ye geldi ve tutuklandı.
Dönüş gerekçesini şöyle açıklıyordu:
“Bu açıklamayı birliktelik ve dayanışmamıza verdiğim kıymete
ve bunun bana verdiği moral güce istinaden yapıyorum. Dönüşüm
elbette yürekten ve iradi karardır. Benim açımdan
olmazsa olmaz bir karardır. Tıpkı attığım imza,
okuduğum basın açıklaması kadar olmazsa olmaz.
Barış içinde, eşit, farklı ve birlikte yaşanabilecek,
amasız ve fakatsız bir demokratik ülkeye olan
inancım kadar da nettir. Ben barış mücadelesini bir
süreç olarak görüyorum. Şu an bir an’ındayız.
Geçmişi vardı ve devamı gelecek.
Her şeye rağmen bu memleketten umudu kesmedim, barış istedik,
sözümüzün arkasında ne olursa olsun duracağız, hak
ihlallerinin süregeldiği üniversiteleri de teşhir edeceğiz,
üniversiteyi de dönüştüreceğiz dedik, bu ülkeyi de… Bu
ülkeningençleri için, çocukları için, zorla
bıraktırıldığım öğrencilerim için bu vefa borcum var.
Haklı olmanın iç huzuru ve onuruyla eğer karşılığı
budur diyorlarsa buyursunlar. İçinde olarak
içinden, başımız dik savunmamızı da yaparız, çıkar
yolumuza devam da ederiz.