Yeryüzünde iki çeşit katil vardır:
Öldürdüğü insanı, kanlı, canlı tüm kimliği ve kişiliğiyle gören,
bilen, tanıyan ve zaten bu yüzden öldüren katiller...
Ve öldürdüğü insanları
görmeyen, bilmeyen, tanımayan, sadece
istatistiktekisayılar olarak fark
eden hayalperest politikacılar!
***
Genellikle yayılmacı, dinci,
ırkçı, bağnaz, çocukluk ve
gençliğinde çeşitli travmalar geçirmiş,
hastalıklı bir ruh yapısına sahip olan
politikacılar:
Hızla ceplerini doldurdukları iktidarlarını güçlendirmek için,
toplumları “demagojik
hayallerle” uyutur...
Ve bu hayalleri adına savaş
çıkardıklarında, “Hayalperest
katiller” dediğim kategori içinde
yerlerini alırlar!
Artık onların işledikleri cinayetler, “Vatan, millet
uğruna” ya da “Allah, din yolunda”veya “Bin
yıllık yeni dünya düzeni” için yapılan, ırk, millet, din,
mezhep bağlamındaki inançlar ile yüceltilen fedakârlıklar olarak,
istatistik sayılara dönüşür.
***
Unutmayalım:
“Demagoji” “Laf kalabalığı”
demek değil...
“Duyguları okşayarak geniş
kitleleri kandırmak”
demektir!
İşte “Hayalperest katiller” bu
anlamda “Demokrat” değil,
“Demagog”politikacılardır!
***
Şimdi artık kimse ağzına
almıyor ve yüceltmiyor:
“Küreselleşme”, “Tarihin
sonunu getirmişti” hani?
Hani “Küreselleşme” bütün dünyaya barış ve refah vaat
ediyordu...
Savaşlar bitecek, silahlanmaya harcanan paralar üretime
aktarılacak, yoksulluk dünya üzerinden silinecekti?
***
“Hayalperest katillerin”
taksiratı, Bodrum sahillerinde kıyıya
vuran üç yaşındaki Suriyeli Aylan’ın
cansız bedeni olarak bütün
vicdanları dağlıyor!
Ne yazık ki “Küreselleşmenin” bütün bedelini, Türkiye’nin tam
göbeğinde yer aldığı,“Balkanlar-Kafkaslar-Ortadoğu Şeytan
Üçgeni” ödüyor...
Türkiye, içerdeki terör eylemleri, sınırlarındaki çatışmalar ve iki
milyonu aşkın Suriyeli mülteci ile bu trajediden çok büyük ölçüde
etkileniyor.