Dün yaşamımın bütün acımasızlığını iliklerime kadar hissettim:
Önce Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nda Hıfzı Topuz’u ziyaret ettim.
Daha sonra Cumhuriyet’in Şişli’deki binasında, Kemal Kılıçdaroğlu’na, arkadaşlarla birlikte ev sahipliği yaptım.
Ve günün ilerleyen saatlerinde, karmakarışık duygularla, yazımı yetiştirmek üzere, gazetedeki bilgisayarın başına geçtim.
***
Hıfzı’yı ziyaret hiç de kolay olmamıştı:
Polis, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’na giden yolları kesmişti ve bizi içeri bırakmadı.
Tekrar Nişantaşı üzerinden uzun bir tur atarak döndüğümüzde bu kez arabadan inerek polislerle yaptığım uzun bir tartışma sonunda ancak tören başladıktan sonra içeri girebildik.
Bereket versin bana, en son konuşan oğlu Kerem’den önceki son konuşmayı vermişlerdi de, görevimi yerine getirebildim.
Elbette dün Cumhuriyet’te yayımlanan yazımı tekrarlamadım. Önce onun Türk Bayrağına sarılı tabutunu okşadım ve özet olarak şunları söyledim: