Tarihimizle Yüzleşmek adlı kitabımın yeni basımına eklediğim
konulardan biri olan, Ermeni Soykırımı iddiasına ilişkin Hitler
üzerinden yapılan sahtekârlık, çok yankı uyandırdı.
Değerli okurum Şükrü Server Aya, yolladığı mektupta yeni bilgiler
veriyor; anlattıklarının özeti şöyle:
Hitler’in Polonya’ya girmeden söylemiş olduğu iddia edilen “Bu
işgal ile yaşayabileceğimiz topraklara kavuşacağız. Her şeyden
sonra, kim bugün Ermenilerin yok edilmelerinden bahsediyor?”
cümlesi, Amerikan Kongre kararlarında doğruymuş gibi geçer.
Washington’daki “Soykırım Müzesi”nde de bu ibare, (müzeye katkıda
bulunma vaadiyle) taşa yazılmıştır.
Olayın aslı ise şudur:
Nuremberg mahkemeleri başladıktan sonra, The London Times’ın
24.11.1945 tarihli nüshasında bir haber yayımlanır; başlığı “Nazi
Almanyası’nın Savaşa Giden Yolu”dur.
Haberde muhabir adı yoktur ve yayımlanan belgeye göre, Hitler,
Almanya savaşa başlamadan önce 22 Ağustos 1939’da yaptığı bir açık
konuşmada, birçok hedefi saydıktan sonra, yukarıdaki cümleyi de
söylemiştir.
Bu belge Nuremberg Harp Divanı’na sunulmuş ve L–3 koduyla
kaydedilerek üzerinde işlem yapılmaksızın önce dosyaya konmuş ve
daha sonra da mahkemenin 10 No’lu kuralı gereğince, (belge
güvenilir ve asıl olmadığı için) dava dosyasından
çıkarılmıştır.
Haberdeki belge, düz kâğıda, kötü bir Almanca imla ile
yazılmıştır.
Almanca klavyede mevcut iki “ss” harfi (bindirilmiş s) daktiloda
yoktur ve bu nedenle iki “ss” yan yana yazılmıştır.
Bu dokümanın orijinali www/ cwporter/com/gl3.htm web sitesinde
gözlenebilir.
Dokümanın aslını Alman arşivinde bulan ve profesyonel mütercim olan
Carlos Porter, bunun Almancayı iyi bilen bir Alman tarafından
yazılmadığını ve Alman klavyeli bir daktilodan çıkmadığını
belirtmiştir.
Belgede kullanılan kâğıdın cinsi adidir, arkasında silik vardır,
anlatılan abartılı senaryoda, Mareşal Göering’in güya sarhoş
olduğu, Hitler’in ve Generallerinin önünde masaya çıkıp dans ettiği
söylenmektedir.
(Daha ayrıntılı bilgiler, Şükrü Server Aya’nın “Soykırım Tacirleri
ve Gerçekler” adlı kitabında ve yazılarında bulunabilir.)
Bu arada okurlarımı uyarayım:
Kalkandelen’in ve Aya’nın verdiği internet adresleri çeşitli
biçimlerde sabote edildiğinden kimi zaman bunlara ulaşılamamakta,
ama Google’da anahtar isimler ve sözcükler yazıldığında belgelere
erişilmektedir.