Bugünlerde, hem Amerika Birleşik Devletleri’nde hem de Türkiye’de hukuk yargılanıyor:
Amerika’da Reza Zarrab...
Türkiye’de Can Dündar, Erdem Gül...
Bu iki dava da sanıkların yargılanmasından çok Türkiye’nin bir “Hukuk Devleti” olup olmadığı konusunda ipuçları verecek!
***
Küreselleşme, neoliberal ekonomi politikalarının sömürüyü destekleyen ilkeleri ile birlikte, diyalektik bir biçimde, evrensel hukuk kurallarının yaygınlaşmasına da yol açtı.
Emperyalizmin şöyle bir çelişkisi var:
Sömürü yaparken, demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti gibi, kendi kültürel-siyasal ögelerini de götürüyor!
***
Emperyalist ülkeler, teknoloji açısından insanlık tarihinin en ileri ülkeleri:
Hem öteki ülkeleri sömürdükleri için bu noktaya gelebilmişler, hem de bu noktaya gelebildikleri için öteki ülkeleri sömürebiliyorlar.
Bu sömürü sonunda da elde ettikleri artı değer ile, kendi halklarına önemli siyasal ve ekonomik haklar verebilmişler.
Roma ve Osmanlı’dan sonra Endüstri Devrimi döneminde dünya egemeni olan İngiltere’nin, “Demokrasinin beşiği” olarak anılması bu sayede olmuştur.
Dünya liderliğini ve emperyalizmin öncülüğünü ondan devralan Amerika, kendi ülkesinde, bireysel insan haklarının, demokrasinin ve hukuk devletinin ideolojik ve siyasal öncülüğüne soyunmuştur.