Yine bir pazar...
Yine adalet tecelli etmedi, yine
arkadaşlarımızın bir bölümü bu yazıyı içeride
okuyacak:
Onları unutmuyoruz; adaletsizliğin derin
acılarını yüreğimizde hissediyoruz.
Onları hapse atan haksızlıkların da arkasında olan süreci anlatan
bu yazı dizisine devam ediyorum.
*** İnsanlık tarihi ve
Toplumbilim açısından, Türkiye’nin de yazgısını
belirleyecek olan kritik soru şudur:
Feodal aşamada duraklamış veya duraklatılmış olan Din/Tarım
Toplumlarının çağdaşlaşmaları ve endüstrileşmeleri için uygulamaya
konulan “ideolojik modeller” başarılı olurlar mı ve olurlarsa ne
zaman başarıya ulaşmış sayılırlar?
Bu modellerin başarılı olduğu süreçler de
vardır, başarısız kaldığı örnekler
de.
Başarı ölçütü ise gayet basit ve yalındır:
Toplum, çağdaş sınıfsal değişme ve gelişmeyi sağlayabildiği ve bunu
siyasetine yansıtabildiği, buna dayalı olarak Demokratik rejimini
kurup işletebildiği zaman, yönetici olan “Devletçi-Seçkincilerin”
uyguladıkları “İdeolojik Değişme Modelleri” başarıya ulaşmış
sayılırlar!
*** Batı emperyalizmi,
sömürdüğü ülkelere, ister istemez kendi kültürünü
ve değerlerini de götürür.
Demokrasi, laiklik, ifade ve muhalefet özgürlüğü, kadın hakları
başta olmak kaydıyla genel insan hakları, yani temel hak...