Yargı yoluyla rejimi değiştirmiş, eğitim yoluyla da geleceği belirlemiş görünüyor.
(Ama her iki konuda da siz “Görünüşe aldanmayın” derim. Çünkü her iki başarı görüntüleri de geçicidir.)
Bu yazıda sadece eğitim üzerinde durmak istiyorum.
***
Dogmatik eğitim çok zor bir iştir.
Bakın bu nasıl yapılmaya çalışıldı:
Önce eğitimin amacı, hedefi belirlendi:
Ezberci, kendisine empoze edilen her türlü düşünce ve bilgiyi sorgusuz sualsiz kabul eden, dış dünyaya kapalı, icat yapmaya ve teknolojiye yatkın olmayan, soru sormayan, araştırma yapmayan, çağ gerisi, dogmatik kafalı insanlar yetiştirmeye yönelindi.
Kendi mensuplarına, “Bu ülke Müslüman bir ülke. Yüzde 99’u Müslüman. Şimdi Türkiye’nin konumu itibarıyla biz icat yapamıyoruz, buluş yapamıyoruz. Tarım ülkesiyiz biz. Ara teknik eleman ülkesiyiz biz” dedirtildi.
Yine bir mensuplarına, “Eğitim düzeyi arttıkça, oylarımız düşüyor” bile dedirtildi.
“Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor.
Ben her zaman cahil halkın ferasetine güveniyorum” diyen rektör yardımcısı da YÖK üyesi yapılarak terfi ettirildi.
İş bulma konusunda, liyakat yerine sadakat egemen kılınarak hangi konuda ve hangi düzeyde olursa olsun, diplomaların değeri sıfırlandı.
Bakın dogmatik eğitim nasıl gerçekleştirildi:
Okulöncesinden başlayarak üniversite sonrasına kadar bütün eğitim kademelerinde dogmatik dinci eğitim modeli (din eğitimi değil, dogmatik dinci eğitim) genel eğitim yöntemi haline getirildi.
Okulöncesinden lise sona kadar eğitimde hem Diyanet İşleri Başkanlığı’yla hem de tarikatların kurdukları vakıflarla işbirlikleri gerçekleştirildi.
Çocukların okul seçimlerinde ve bir üst eğitime geçişlerinde, imam hatip okullarının dayatıldığı bir yapı oluşturuldu.