20 Eylül 2003 eşimle evlenmemizin 40’ıncı yıldönümüydü, yakın
dostlarla bir kutlama planlamış, elbette İlhan Bey’i de
çağırmıştık...
Ankara’dan dönüyordu, o günlerin olağanüstü yoğunluğu ve
karışıklığı içinde unutmuş; sonradan bir özür mektubu
verdi...
Bugün, ölümünden sonra yıldırım gibi geçen 5 yılın ardından, onu bu
duygu dolu mektubu ile anmak istedim.
Dostlarımı teker teker yitiriyorum...
Yalnızlık duygusu çok kötü!
***
Sevgili Kardeşim Emre,
Pazar günü gazeteye gelip çağrı zarfını açınca beynimden vurulmuşa
döndüm, nazar boncuğuyla istikbale sigortalanmış davetiye çarptı
beni; adını çıkaramadığım soluk yeşil renk üzerine yansıyan
geçmişin izdüşümünde geleceğin mutluluğunu da tohumlayan toplantıya
katılmak onurunu özel bir duyarlıkla bana tanıdığınız halde bu
inceliği değerlendiremedim...
Hiçbir mazerete sığınacak halim yok, gerekçe tek sözcük:
Nisyan!..
Ankara’daki karmaşadan sersem sepelek dönüşle karışan kafam suçlu,
ama belki de aşırı yorgunluğun özrünü düşünmek hafifletici neden
sayılabilir...
Her neyse Ahmet Haşim’in ünlü şiirindeki gibi “Bî haber gövdeme
gelmiş, konmuş” olan “Başım”ın bağışlanması olanaksız...
40’ıncı yılda Bilgi ile Emre’nin mutluluklarına katılmak isterdim,
bu güzellikten yoksun kaldım, bir kırk yıl sonra yine toplanırsanız
bu mektubumu hatırlayın...
İlhan Selçuk