Otoriter rejimler sadece
kamu hayatını baskı altına alır,
kamuyu denetler, kamu mallarını
yağmalar.
Totaliter rejimler ise özel yaşamlar
dahil, hayatın bütün alanlarına el koyar;
kamuyla birlikte özeli de denetler ve özel
mülkiyet mallarını da
yağmalar.
***
Türkiye, Erdoğan/AKP
iktidarında, tedricen, yani yavaş yavaş, kademeli olarak,
Parlamenter Demokratik Rejim’den, Otoriter Tek Adam Rejimi’ne
götürüldü.
2002’den beri temelleri atılan Otoriter Tek Adam Rejimi, 16 Nisan
2017 tarihindeki şaibeli (Eski Yargıtay Başkanı Sami
Selçuk’un teşhisiyle “Yok hükmündeki”)
Halkoylaması ve 24 Haziran 2018 tarihindeki tartışmalı
Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile onaylanınca...
Tek Adam Yönetimi’ne uyum için atılan pek
çok yeni adımla birlikte, İş Bankası’ndaki Atatürk
hisselerine el koyma girişimi de
kamuoyuna açıklandı.
Bu yeni girişim, sıra artık Otoriter
Rejimden Totaliter Rejime doğru bir geçişe
mi geldi sorusunu akla
getiriyor.
***
İş Bankası yönetimindeki CHP temsilcileri,
Atatürk’ün vasiyeti üzerine bu vasiyetnamedeki emirleri yürütmekle
(vasiyetnameyi infaz etmekle) sorumlu olan tenfiz
görevlileridirler. Hisselerden gelen kâr payları da zaten CHP’ye
değil, Atatürk Dil ve Tarih Kurumlarına verilmektedir.
İktidarın, Atatürk’ün hisselerinin temsilini, bu vasiyeti
uygulamakla görevlendirdiği CHP’lilerden alıp onun vasiyetine
aykırı olarak Damat Albayrak yönetimindeki
Hazine’ye devretme çabası, sadece özel mülkiyet hakkının ve özel
hukuk kurallarının ihlali anlamına gelmiyor; aynı zamanda
Atatürk’ün arzularına da aykırı olduğu için onun hatırasına yapılan
büyük bir saygısızlığı da içeriyor.
“Yağma ekonomisi kamu kaynaklarını bitirince, acaba
sıra özel mülkiyet kaynaklarına mı geldi”
sorusu sorulmaya başlandı.
***