AKP’yi, liberallik veya solculuk adına
destekleyen yazar çizerlerimizin, televizyon tartışmacılarımızın
kulakları çınlasın:
“Ya AKP’nin reformları ya da Saddam’ınIrak’ı gibi Üçüncü Dünya
Ülkesi olmak”derlerdi.
Şimdi bunların bir kısmı ayıldı:
Rejimin artık demokrasiyle uzak yakın bir ilişkisi kalmadığını
görüyor; Erdoğan’ı ve AKP’yi diktatörlükle
suçluyorlar...
Elbette kendilerine toz kondurmadan:
Onlar asla yanılmadılar, zaten analarının karnından yanılmaz olarak
doğmuşlardı!
“Erdoğan değişti” diyorlar...
Ne olduysa, birdenbire demokrat bir kişilikten otoriter bir
kişiliğe dönüşmüş!
Oysa en demokrat olduğu iddia edilen zamanlarda bile
referansının din olduğunu, demokrasi tramvayından istediği durakta
ineceğini açıkça belirtiyordu!
***
Türkiye’yi bugünlere taşımakta, hep birlikte AKP’ye ve
Erdoğan’a omuz verdiler:
Kimileri bunu mezhepçilik adına yaptı...
Kimileri etnikçilik adına...
Kimileri liberalizm adına...
Kimileri sosyalizm adına...
Kimileri Atatürk’e düşman olduğu için...
Kimileri de “Tamamen duygusal”, para, pul, makam, mansıp
için...
Sonunda vardığımız nokta:
Deniz Feneri soruşturmasını yapan savcıların görevden alındığı,
sanıklarının aklandığı...