Ne demiş
eskiler?
Keskin sirke küpüne
zarar:
Yani sirkenin çok keskin olanı küpünü
eritir!
***
AKP/Erdoğan iktidarının “mağduriyet
ve gerginlik” üzerine kurmuş olduğu siyasal strateji, artık kabak
tadı verdi, kendisini yıpratmaya
başladı.
Aslında, bir zamanlar “Hocaefendi
Hazretleri’nin Cemaati” denilen, şimdilerde
“Fethullah Gülen Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması”,
FETÖ/PDY ilan edilen Gülen Cemaati ile AKP/Erdoğan ittifakı,
“Yetmez Ama ‘Evet’çilerin” koro
halindeki tezahüratı ve ABD ile AB’nin dışardan verdikleri
destekle, bu “mağduriyet/gerginlik stratejisini” uzun bir
süre başarıyla uyguladı!
Ama bu strateji “evrensel” değil,
“konjonktürel” bir nitelik taşıyordu, çökmeye
mahkûmdu:
ABD ve AB, Radikal Siyasal İslam Terörüne
karşı, “Gülen/Erdoğan ittifakının” kendilerine sunduğu
“Ilımlı İslam/ Amerikancı İslam” modelinin bir
“panzehir” olduğunu
sanmışlardı...
“Ilımlı İslam” ya da “Amerikancı
İslam” modelinin, “Radikal Siyasal İslam Terörü”nün
“panzehiri” değil, tam tersine bu terörün filizlendiği ve
beslendiği bir ortam olduğu (Irak, Libya, Mısır, Suriye, Türkiye
örnekleriyle) ortaya çıkınca ABD ve AB, iktidardan desteğini
çekti.
Zaten bu sırada, “Gezi Direnişi”nin
tetiklediği iç dinamik öğeleri de devreye
girmişti:
Erdoğan/Gülen ittifakı, Silivri süreci ile baş
düşmanları olarak gördükleri askeri bürokrasiyi tarumar ettikten ve
medyayı dize getirdikten sonra, “keskin sirke sendromu”
çerçevesinde birbirleriyle hesaplaşmaya
girişmişlerdi...
Hem dış hem de iç dinamik öğeleri,
evrensel sanılan ama aslında konjonktürel olan “mağduriyet ve
gerginlik stratejisinin” sonunu
getirmişti.
“Ilımlı İslam” modelinin çöküşüyle
birlikte, sahte Demokrasi şarkılarının okunması sona erip ceberut
baskı rejimi somutlaştıkça, dışta ABD ve AB’nin, içte “Yetmez
ama ‘Evet’çilerin” destekleri
yitirildi...
Destekleri yitirilen eski
“müttefikler” ilave “mağduriyet ve gerginlik
odakları” olarak lanse edilmeye başlandı ve ABD, AB,
“Yemez ama ‘Evet’çiler”,
FETÖ/PDY yanında, yeni “düşmanlar” olarak ilan
edildi!
İşte “Keskin sirke sendromu”, tam bu
noktada, yeniden iyice etkin olmaya
başladı: