MHP, bütün sağı toplamaya çalışan AKP’ye karşı inanılmaz bir direniş göstererek son seçimlerde de yüzde 16.3 oy aldı.
Üstelik bunu, Erdoğan’ın anayasayı delmek bahasına yaptığı, “Çözüm sürecini”bitiren, PKK’ye yüklenen ve HDP’yi suçlayan, milliyetçi seçim kampanyasına karşı başardı.
2011 seçimlerine göre, oylarını 3 puan, Meclis’teki varlığını da 27 sandalye arttırdı.
Aslında 2011’deki yüzde 13 oy oranı da, (o zaman da belirttiğim gibi) büyük bir başarıydı...
Çünkü o seçimlerde de AKP, Erdoğan’ın liderliğinde, tüm gücüyle MHP’yi baraj altına itmeye çalışan bir kampanya yürütmüştü. (İğrenç kaset olaylarına değinmiyorum bile.)
7 Haziran seçimlerinden sonra Cumhuriyet ekibiyle birlikte Bahçeli’yi ziyaret ettiğimizde bu başarının “sırrını” kendisine sormuş ve “asıl milliyetçi politikaları MHP’nin izlediği, AKP’nin sahte milliyetçilik yaptığı ve seçmenin buna kanmadığı”yanıtını almıştım.
***
Siyasal ve ideolojik olarak MHP’yi AKP’den ayrıştıran ve onun karşısında güçlü kılan faktör, milliyetçilik bağlamındaki “Barış süreci” karşıtlığıydı...
Nitekim Bahçeli, son zamanlarda, bu karşıtlığı adeta bir “Kürt partisi düşmanlığına”dönüştüren, nefret söylemine yakın demeçler vermekte sakınca görmemiştir.
Hiç kuşkusuz, Bahçeli’nin bu “aşırı sertleşmesinin” altında, AKP’nin artık sert milliyetçiliğe dönüş politikalarının etkisi büyüktür.