İçerdekiler unutulmasın
diye her Pazar yazdığım yazılar,
mahkemelerde yaşanan trajik olaylar
nedeniyle, ülkenin gündemini yansıtan güncel
yazılar halini aldı.
Üzücü, çok üzücü bir
durum!
***
Tutuklu yargılanan Ahmet
Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi
Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Yakup
Şimşek hakkında Cuma günü karar
verildi.
Sanıkların üzerlerine atılan suçun sabit olduğu
kanaatine varan mahkeme “Cebir ve şiddet kullanarak,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni
ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir
düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını
önlemeye teşebbüs” suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezası verdi.
“TBMM’yi ortadan kaldırmaya teşebbüs
etme”, “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs
etme” ve “Terör örgütü üyesi olmak”
suçlarının, verilen cezanın içinde erimesi nedeniyle bu suçlardan
karar verilmesine yer olmadığına hükmeden mahkeme, cezalarda
indirim de yapmadı.
***
Aslında bu sanıklar Birinci
Silivri Trajedisi sırasında Orduya,
Üniversitelere, Medyaya karşı kurulan
kumpaslara, yapılan haksızlık ve
hukuksuzluklara çanak tutan ve adalet
sisteminin, Erdoğan/AKP iktidarı ile şimdi FETÖ
denilen Cemaat tarafından yerle bir
edilmesine büyük destek veren
kişilerdi.
Ama yargılandıkları dava o yaptıklarıyla değil,
15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimiyle ilgiliydi.
Bu kişilerin Türkiye’yi bu duruma düşüren
Birinci Silivri Trajedisi’nde ve adaleti siyasal iktidarın emrine
veren 12 Eylül 2010 Halkoylamasında yani, FETÖ’nün güçlenmesinde
büyük payları vardı ama, bu tutum ve davranışlarının, yazdıkları
yazıların, yaptıkları konuşmaların, 15 Temmuz 2016 kalkışma
girişimine katıldıkları konusunda kanıt oluşturması, hukuka ve
adalete uygun görünmüyor:
Her şey bir yana, eğer Birinci Silivri
Trajedisi’ndeki ve 12 Eylül 2010 Halkoylamasındaki tutum ve
davranışlarıyla, FETÖ denilen Cemaate yazı ve konuşmalarıyla
verdikleri destek, bu mahkûmiyetlerinde kanıt olarak düşünüldüyse,
“AKP kadroları arasında bu suçu işlemeyen kimse
kalmamıştır ve bu nedenle onların da hepsinin
müebbetle cezalandırılmaları gerekir”
denilebilir!
***